Bir Fransız beyefendisinde bulunabilecek her şeye sahip olan Mike Lévy, sahne adıyla Gesaffelstein, gerçek hayatta ne kadar normal bir insan gibi davransa da kabine çıktığında eşsiz müzik yeteneğini sergilemekten geri kalmıyor. Tiga ve Lana Del Rey gibi ünlü isimlerle çalışmış olan Fransız techno canavarı, müziğini bir ressam inceliğiyle sahneye resmediyor.

Lyon doğumlu olan Lévy, 16 yaşında müzikle ilgilenmeye başlasa da aslında bunu bir meslek olarak görmüyordu. Zaman geçtikçe ve iyice bu işlerle haşır neşir olunca, 2007’de ilk profesyonel adımını atarak arkadaşlarıyla bir EP çıkarır fakat onun için asıl başlangıç 2010 yılında çıkardığı “Variations” adlı EP ile olur. Ürettiği “karanlık” “depresif” ve “derin” müzik ve klasik “suit up” giyinişiyle herkesi cezbeden Gesaffelstein, her sahneye çıktığında bir kral muamelesi görüyor. Kendi yaptığı parçaların zaten güzel olduğu kabul edilebilir, ama bu Lévy’e yetmemiş ki, başarılı ellerinin Kanye West’in “Send It Up” ve “Black Skindhead” adlı parçalarına da sihirli dokunuşlar yaptığını görüyoruz. Bunun dışında aslında en güzel performanslarından birine Brodinski ile kabini paylaştığı “BBC Radio 1 Live at Sonar 2012”de şahit olabiliriz.

Birbirlerine her daim uyum sağlayan iki Fransız elektronik müzik dehası, her çıktıkları klüpte sergiledikleri performanslar ile dans pistlerini sallamıştır. Aslında çok güzel bir ekibe sahip olan “Bromance” ikilisi, kimi zaman Louisahhh!!! gibi kankalarını da kabine misafir etmiştir. Burada konumuz bir ekip ruhunun güzelliği değil lakin. Yeri geldiğinde Daft Punk ile bile çalışma yapmış olan bu yakışıklı çocuğun müziği nasıl bu kadar tapınılası hale geldi?

2000’li yıllar boyunca çıkardığı EP’ler ile başarısına başarı katan Gesaffelstein, en zirveye son EP “Aleph” ve EMI Music aracılığıyla çıkan single’ları “Pursuit” ve “Hate or Glory” ile çıkmıştır. Büyük bir kitle tarafından sevilerek dinlenen “Aleph” techno camiasını yerinden oynattı. Karanlık müziği yüzünden farklı biri gibi görülmesinin beklenebilir bir şey olduğunu kabul eden Lévy, sahne adının nereden geldiğini soranlara “gesamtkunstwerk” (Almanca’da sanat mükemmeliği gibi bir anlama gelen bir kelime) ile Einstein’ın birleşimi olduğunu söylüyor. Video klipleri konusunda da başarıya ulaşmış olduğunu özellikle çıkardığı iki single’a çekilen kliplerde izliyoruz.

Kendi ürettiği parçaların yanında Gesaffelstein, yaptığı remix’lerle de kendi müzik tarzını yansıtmayı başarmıştır. Lana Del Rey’in “Blue Jeans”, The Hacker’ın “Shockwave”, Justice’in “Helix” ve Depeche Mode’un “Goodbye” adlı parçalarına yaptığı remix bunlardan sadece birkaçı. Lyon doğumlu sıradan bir gencin hobi olarak ilgilenmeye başladığı elektronik müziğin sahip olduğu yeteneğiyle birlikte yıllar geçtikçe onun için vazgeçilmez hale gelmesi kaçınılmazdı. Canlı performanslarında müziği iliklerimize kadar hissetmemizi sağlayan Gesaffelstein, ne yazık ki geçtiğimiz aylarda Coachella Festivali’nde son canlı performansını gerçekleştireceğini Facebook üzerinden hayranlarına duyurmuştu. Her ne kadar bu çoğumuzu üzmüş olsa da, dedikodular onun tekrar DJ set ile dans pistlerinin tozunu attıracağı yönünde.