RaveMag ekibi olarak  hayatımızdaki her şeye müzik dedik bir şekilde, bu asla bastırılamaz. Hayat sıradanlığında bütün isyanlar bir müzik; tırnak ve tahtanın iç gıcırdatmasından tutun mutfakta bıçak ile biberin düetine kadar.. Bazen duyarız ama dinlemeyiz müziği. Bu seferlik de izleyelim istedim. Abartısızlık ve doğal gelen güzellikler, küçük hayatlardaki büyük keşfediliş: Vincent Moon’un yönetmenliğinde bir dizi müzik filmi koleksiyonu Petites Planètes.

Bu güzel düşücesinden ötürü Vincent Moon’u merak edenler olabilir, şimdi biraz ondan bahsedelim. Kendisi 1979 Paris doğumlu olup 18 yaşını doldurduğunda uzun bir süresini hayata dair her şeyi tek tek kendi başına öğrenmeyi seçiyor. Yaklaşık 10 yıl süren bu deneysel verimlilik sonucunda, ilk olarak fotoğrafçı kimliğiyle karşımıza çıksa da zamanla bu yönü müzikle beraber öykü

leri anlatmak için fotoğraf karelerini ardı sıra kullandığı bir slide tekniğine dönüşüyor. Genel olarak ses ve görüntü arasındaki mutualist ilişkiyi ön planda tutan sanatçı müzikle ilgili çeşitli projeler geliştirerek internet aracılığıyla kendisini dünyaya duyurmayı başarmış. Aynı zamanda Moon, bu başarısını REM, Arcade Fire, Sufjan Stevens, Beirut, Grizzly Bear gibi gruplara klip çekerek pekiştirmiş de. Hayatını müziğe dayalı  filmler yapmaya ayıran sanatçının en başarılı eseri olarak, seyrek rastlanan olağanüstü müzisyenleri konu aldığı  ‘Musiciens de Notre Temps’ (Zamani Müzisyenleri) serisinin 2. filmi olan  ‘La Faute des Fleurs’ (Çiçeklerin Kusuru) adlı yapıtı gösteriliyor. Genel olarak profesyonellik fikrine  karşı bir tavır ile sanatını paradan bağımsız bir şekilde ilerletme görüşüne sahip olan Vincent, Petite Planètes  serisi için kamerası çantasını yanına alarak Şili, Brazilya, İzlanda, Mısır, Fransa demeden dolaşmaya devam ediyor. Hatırlatmak isteriz Moon’un çalışmalarını sergilediği  ‘fiumenights.com’ isimli bir bloğu da mevcut.

2010 yılında yayımlanmaya başlayan bu seride filmler ortalama 30 dakikalık bir sürede çok içimizden müzisyenlere  ışık tutuyor. Serinin özellikle 8. filmi olan Star Creek‘ te genç bir grubun müzik yaparken nefeslerini kullanarak oluşturdukları delikli hava sahası üzerindeki tuz tanelerinin hareketi müziğe sanat katar nitelikteyken serinin 13.filmi  Türkiye’de Ismail Altunsaray isimli bir saz sanatçısına ayrılıyor.

Sabah uyanıp mutfağa doğru yönelirken, arabada seyir halindeyken ya da güzel parkta yürüyorken şarkı söyleyenlere yalnız değilsiniz biz de müzisyeniz ve aynı böyle yapıyoruz dercesine küçük yerlerdeki bu ruhlu, güzel insanların sanatlarının yanı sıra hayatlarına da kısa süreli dahil oluşlar yaşayacağınız bu seri, gerçek anlamda müziği anlatıyor bize. Zaten müzik bir çok duyumuza birden hitap etmiyor muydu? Bu sefer bir değişiklik yapıyor ve müzik dinlerken gözlerimizi kapatmıyor da açıyoruz, iyi seyirler !