“Dünyayı değiştirmek isteyen tüm iyi zenciler öldürülür. Onlara yakışan bir şekilde ölmezler. Çünkü bir orospu çocuğu gelip onların canını alır.”

Tupac Amaru Shakur(16.6.1971 – 13.9.1996).

Tupac Amaru Shakur 16 Haziran 1971 de New York City de Lesane Parish Crooks olarak  dünyaya gelir. Annesi Alice Faye Williams o zamanlar  Afro-Amerikan  özgürlük örgütün olan ‘Black Panthers’ üyesidir ve yeni hapishaneden çıkmıştır. Alice Faye Williams sevgilisi  Lumumba Abdul Shakur ile evlenerek onun ismini alır ve küçük Lesane Parish’in de ismini Perulu bir özgürlük savaşcısı olan Tupac Amaru Shakur olarak değiştirir. Kendi öz babasını hiç tanımayan Tupac, annesi ve kız kardeşleriyle birlikte Amerika’nın çeşitli yerlerinde, aşırı yoksulluk içersinde büyür . Yine de kuşağın diğer rapçilerinin aksine, güçlü bir kadın olan  annesi sayesinde Tupac suç eylemlerine pek karışmaz. Her şeye rağmen  Baltimore Sanat Okulu’na gitmeyi başaran Tupac Amaru şiire olan yeteneğinide gösterir.

Kariyeri 1992’de Digital Underground ile yaptığı ilk albümü “2Pacalypse Now”  ile başlar. Çok sakin bir çocukluk dönemi yaşamış olan Tupac buna rağmen rap camiasına en agresif rapçi olarak  giriş yapar. Şarkı sözlerinde sürekli polislerle girdiği çatışmalardan bahsetmesi onda bir suçlu imajını yaratır. Halbuki Tupac, fakirliğin ve ten renginin getirdiği zorlukları anlatmakta,  Amerikan politikası ve polisini agresif bir dil ile yargılamaktadır. Daha sonra adı, silahlı çatışma ve cinsel saldırı olaylarına karışan Tupac, çeşitli hukuki sorunların yanında hapis cezasıda alır. Bir  milyon doların üzerinde olan  kefaletini  ödeyen Suge Knight, Tupac’i hapishaneden çıkarır ve Death Row’da sözleşme imzalamasını  sağlar. Albümü  “Me Against the World” en çok satan albümler arasına girerek müzik listelerinde  ilk sıraya çıkar.”All Eyez On Me” ve Dr.Dre ile birlikte  yaptığı “California Love” gibi başarılı parçaları Tupac Shakur’u 90’ların  dünyaca ünlü rap ikonu yapar.

Şöhret yanında gerginlikleri de getirir. Kendi çalıştığı şirket ile sürekli  tartışmalarının yanı sıra doğu kıyısının liderliğinin  Bad Boys’da olması, Doğu ve Batı arasındaki ünlü çatışmalara yol açar.  Kasım 1994’de New York’ta kayıt stüdyosuna giden Tupac 5 yerinden vurulur, failler onun 40 bin dolar değerinde olan  altın takılarını alarak kaçarlar. Saldırıdan sağ kurtulan Tupac, bu saldırının arkasında Puff Daddy ile B.I.G’in olduğu düşüncesini  alenen açıklar. “Hit ‘Em Up” parçasınla özellikle  suçladığı eski dost yeni düşmanlarına cevap verir.

 Eylül 1996’da Las Vegas’ta tekrar saldırıya uğrayan Tupac Amaru  Shakur,  6 günlük ölüm kalım savaşına yenik düşerek, 13 Eylül 1996’da, 25 yaşında hayata veda eder. Cinayet sebebi günümüze kadar netleşmemiş olsa da, medya bu olayın  Doğu ve Batı çatışması olduğunu bir çok kez tartışarak gündeme getirmiştir.

Ölümünden hemen sonra Death Row Şirketi “The Don Killuminati: The 7 Day Theory” isminde bir albümü  Tupac’ın takma ismi  Makaveli ile yayınlar. Bu isim İtalyan bir politikacı ve filozof olan ve kendi ölümüne insanları inandırıp, yedi gün sonra geri dönerek düşmanlarından öcünü alan Niccolo Machiavelli’den türemiştir. Şirketin pazarlama stratejisi olarak planladığı bu olay, Tupac Shakur’u bir efsane haline getirir. Bazıları, Amerika’da bir yerlerde gizlenerek yaşadığına inanırlar.  Death Row Şirketi 2Pac albümleri yayınlamaya yıllarca devam eder ve bu albümlerden bir çoğu hala yaşamakta olan rapçilere parmak ısırtacak satış adetlerine ulaşır.