Albüm Puanı: 9.5/10

Yayınlanma Tarihi: 12 Mayıs 2014
Label: Young God Records / Mute Records

Albümün En Kıymetlisi: Bring the Sun / Toussaint L’Ouverture

Müzik dünyasının en nevi şahsına münhasır adamları hakkında bir liste oluşturulsa, Michael Gira‘nın kılını bile kıpırdatmadan zirveye oynaması artık işten değil. Haliyle 80’li yıllardan bu yana Gira gibi bir adamın önderliğinde yoluna devam eden Swans da, rock müzik içerisinde kendisine bir hayli ayrı ve köklü bir yer edinmiş gruplardan olmayı rahatlıkla başarıyor. Bunda elbette ki müziğinin ne kadar uçsuz bucaksız olduğunu her çalışmalarında cesurca vurgulamalarının etkisi büyük.

90’lı yılların sonuna doğru verilen aradan sonra, Michael Gira‘nın grubu tekrar bir araya getirmesinin ardından iki albüm geçti. Ancak reunion döneminin taçlandırılması için yeni albümü beklemek gerekiyormuş meğer. Prodüktörlüğü Michael Gira‘nın dehasına emanet edilen on üçüncü Swans albümü To Be Kind, yalnızca bir albüm olmaktan çok uzak. 2 saat boyunca psychedelic’ten experimental’a, post-rock’tan noise rock’a uzanan türlerin çarpıştığı, Swans müziğinin doruk noktası adeta.

Michael Gira‘nın dur durak bilmeyen sonsuz fikirlerle dolu bir müzisyen ve Swans için mükemmel bir lider olduğunu zaten biliyorduk. Tabiri caizse varını yoğunu ortaya koyduğu To Be Kind‘da, Gira ekibiyle belki de hiç olmadığı kadar bütünleşmiş. Swans bünyesinde yer alan müzisyenlerin uyumunun da bu derece hissedildiğine, belki de hiçbir Swans albümünde bu kadar şahit olmadık. Müzik adına yapılabilecek her şey, hatta ötesi, albümün her bir köşesine ustalıkla iliştirilmiş sanki.

Screen Shot, Just a Little Boy ve A Little God in My Hands gibi üç şarkıyla, her şeyinizle kulak vermenize neden olan bir açılış yapan albüm, henüz dördüncü şarkıda tüm zincirlerinizi ele geçiriyor. Tek başına bir albümü sırtlayabilecek güçteki 34 dakikalık Bring the Sun / Toussaint L’Ouverture, tam bir gövde gösterisi. Noise rock’la başlayıp experimental’a karışan bu şölenin her dakikasında, müziğin etkisinden çıkmanıza ne Gira’nın çığlıkları izin veriyor, ne de beyniniz.

İnsanı uyuşturan “we love” sözleriyle 5 dakikalık bir felç etkisi yaratan Some Things We Do‘nun ardından gelen She Loves Us, tam albümün ortasında bir driving force. Kirsten Supine ile bir anlığına durakladığımızı düşünsek de, yanıldığımızı anlamamız çok sürmüyor. Diğer birkaç şarkı gibi Not Here Not Now‘dan aşina olduğumuz Oxygen, punk semalarında birkaç tur atarak afallatma görevini layıkıyla yerine getiriyor. Nathalie Neal ve albümle aynı adı taşıyan To Be Kind, aynı vuruculukla albümü kapatıyor.

Michael Gira, tüm müzikal gücünü gösterdiği bu albümde, en az kendisi kadar sağlam dört kadını da yanına almayı ihmal etmemiş. A Little God in My Hands ve She Loves Us‘da Jennifer Church, Bring the Sun‘da Al Spx, Screen Shot, Bring the Sun, Kirsten Supine ve Nathalie Neal‘da St. Vincent, tam tadında eşlik ediyor Swans‘a. Beşinci parça Some Things We Do‘da ise, Gira’nın Little Annie ile mükemmel bir düetini dinleme fırsatı yakalıyoruz.

Her anlamda bir müzik ziyafetiyle karşı karşıyayız; ancak To Be Kind, arkanıza yaslanıp keyifle ve sakin sakin dinleyebileceğiniz bir albüm değil. Gira’nın müziğe dair fikirleri, Swans‘la birlikte bunu albüme döküşü öyle yoğun ve yetişilmez ki, albüm üzerine kafa yormanız gerekebilir. Dinlerken dikkatinizin dağılması imkan dahilinde bile değil, ilk dakikalarından itibaren tüm düşüncelerinizi çoktan çekmiş olacak çünkü. Swans‘ın 80’li yıllarda yola çıkıp, hala nasıl bu derece güçlü bir şekilde müziğin içinde yer alıyor olduğunu merak ediyorsanız, cevap olarak To Be Kind‘dan fazlasına ihtiyacınız yok. Albümdeki tüm şarkılar canlı olarak dinlense, geçici bir süre bilinç kaybı yaşanabilir; ama madem önderimiz Michael Gira, yolu kaybetmek pek mühim değil.