Balamir Nazlıca, çocukluk tutkusuyla adım attığı müzikal yolculuğuna şimdilerde solo projesi haline gelen Soaked ile devam etmekte. Sanatın farklı disiplinleri ile beslenerek, kendi değimiyle bir ‘ilizyonist’ gibi aramızda dolaşmakta. Kendisi ile müzik kariyeri ve yeni projesi Unconcealment özelinde keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Soaked’ın geçmişine baktığımızda grup olarak yola çıktığınızı görüyoruz. Fakat şimdi solo proje olarak devam etmektesiniz. Hep beraber müzik kariyeriniz olan trene binelim. Bize uğradığınız istasyonlardan ve şimdilerde varmış olduğunuz yerden bahseder misin?
Soaked projesini yaratırken aklımda bir plan vardı: Alanında en iyi olan müzisyenleri bir araya getir ve gerekli yerlerde ufak müdahale ile kolektif sonuca git. Bu güzel bir düşünce. Pratiği ve gerçeği farklı. Çok uzun yıllar gerekiyor bu formülün başarılı olması için. Biz grup olarak yapabileceğimizin en iyisini yaptık. Bir amacım var, oraya ulaşmak için elimden geleni yapıyorum. Oraya artık tek gitmek daha anlamlı. Soaked projesi bir sürü iniş, çıkış, çöküş, travma, aydınlanma dönemleri yaşadı. Şimdi vardığım yer çok ilginç. Gerçekliğin sınandığı dönem olarak bakıyorum. Yalnızlık ve her şeyi kaybetme pahasına inancının arkasında duracak mısın? Devam edecek misin? Ben ikisine de evet dedim ve yola arkadaşlarımın ve esimin desteği ile devam ettim, ediyorum.
Hali hazırda Amerika’da yaşamaktasın. Ülkemizdeki özellikle genç nüfusun yurt dışında yaşamlarını sürdürme istekleri her geçen gün artıyor. Amerika’da geçirdiğin süre boyunca hayatına ve müziğine olan katıları nelerdi?
Amerika yalnızların bol olduğu, en cahil adamın bile diğer insanlara zarar vermeden (istisnalar hariç) yaşamasını sağlayan fantezi ülke. Gerçekten belli bir düzeye kadar her şey mümkün. Kendinizi çok rahat işsiz ve sokakta bulabilirsiniz veya bir anda işleriniz süper iyi gider ve en üst dalgalar ile takılabilirsiniz. Çalışan adamı seviyorlar, hakkınızı yemiyorlar. Sistemin ve zengin ekonominin verdiği rahatlık var. Ama bir yandan müthiş bir muhafazakarlık, yoksulluk ve vahşi kapitalizm de mevcut.
Amerika’ya daha erken gelmek isterdim. Biz bilinçli olarak eşim ile beraber bir yıl tüm bildiğimiz gerçeklerden uzak durmaya karar verdik. Vermontun (Instagram’da çektiğim fotolardan takip edebilirsiniz tavsiye ederim) en uzak, kimsenin olmadığı issiz ormanlara gittik. Müthiş bir deneyimdi, simdi Bostona’ taşınıyoruz çünkü farklı gerçekler bizi çağırıyor. Kendi kosmom içinde yasayan bir adamım dolaysıyla direk bir etkisi yok ama yalnızlığın acısını ve sükunetini yaşadım. Üçüncü albümde enstrümanlar daha da artıyor!
Son albümün ‘Wanted’dan bahsedecek olursak. Synth pop iskeleti üzerine kurulmuş bir albüm. Hatta senin tanımlamanla sinematik synth pop. Benim ilk dikkatimi çeken çok başarılı bir mastering evresinden geçmiş olması ve bunun sonucunda şarkılardaki zengin enstrüman katmanlarının belirgin bir şekilde ortaya çıkması. Sen neler söyleyeceksin? ‘Wanted’ senin müzik kariyerin için ne ifade ediyor?
Ekibe 123‘ten Burak, Deden‘den Burcak, Pickpocket‘den Emir, Sattas‘tan Mert katılınca enstrümanlar öne çıkmalıydı çünkü yeteneklerini teker teker sergileme şansları olmalıydı ve nitekim öyle tasarladım parçaları. Mastering için Mert, Michael Zimmerling’i önerdi ve bence enfes bir adam. Amacım müzik ile beraber kendi ruhumun doktoru olmak. Bunu yapabilmenin birincil koşulu samimiyetten geçer. ‘Wanted’ bu anlamda benim için çok kritik bir albüm çünkü kendimi o yönde ifade etmeye başladığım albüm olarak bakıyorum. Tam istediğim gibi oldu mu? Ya da yapım süreci kolay geçti mi? Açıkçası yapım süreci açısından en zorlandığım, bir çok evrenin ertelendiği ve her türlü aksilikten geçen bir albümdür. Bunlara rağmen ruhen beni bir sonraki evreye taşıyan albümdür.
Müzik kariyerinizin ulaşmasını, ilerlemesini arzu ettiğiniz bir yer vardır. Bir de müzik piyasasının ve müziğin ticari gerçeklerden dolayı yön veren bir tarafı vardır. Amacınız ikisini anlamlı bir şekilde birleştirebilmek. Bu albüm ile ne kadar like alırımdan ziyade ne kadar iyi bir ruh doktoru olurum diye baktım. Kimse kimseyi kandırmasın bu işi bizler egomuz, tatmin olmak ve başkaları ile paylaşmak için yaparız. Bu paylaşımın sonucunda sevgi bekleriz, derdimizi çözmek isteriz. Ama bazen her şey beraber gitmiyor. Bu albümde ‘Aftermath’ın sound’undan koparak büyük riskler aldım. ‘Wanted’ kariyerimde yeri çok ayrı çünkü risklerin bol olduğu, hayal kırıklığın hiç eksik olmadığı, bir çok sorunun çözüldüğü ve tren rayının yerine oturduğu albümdür.
Son yayınlanan ‘Baby Get Out’ video klibinin yönetmenliği kendin üstlenmişsin. Albüm artwork’lerine ve resmi hesaplarınıza baktığımızda sanat disiplinlerini birleştirme konusunda istekli olduğunuz anlaşılıyor. Ses üzerine yazdığınız bir hikayeyi görsel olarak aktarmaya çalışmak nasıl bir deneyimdi sizin için?
Görsellerin yapım kuralı ile seslerin yapım kuralı çok farklı. Aslında kreatif sürece her zaman görsel ile başlarım çünkü görsel düşünen birisiyim. Açıkçası müziğin ayrılmaz bir parçası görsel. Projenin bütünü olarak bakıyorum. Ama görseli icra etmek çok zor. Seste daha ekonomik bir şekilde istediğinizi yaratabilirsiniz. Ama görselde örneğin birisini uçurmak mi istiyorsunuz o kadar kolay olmuyor. Onun için daha çok zaman, bütçe ve meşakkat istiyor yeri geldiğinde. ‘Baby Get Out’ için ayni Unconcealment gibi iki üç ay sadece planlar ile uğraştım. Bir günde son derece ekonomik olanaklar ile çekildi. Gaelle Cuong ve Nicolas Murato’nun performansı, her ne kadar onları defalarca aynı şeyi tekrar tekrar yaptırsam ve benden yorulmuş olsalar da bence sonuç nefis oldu.
İtalyan sanatçı Franceso Albabo için hazırladığın kısa filmini Unconcealment olarak adlandırmışsın. Bu bir seri mi olacak? Bir sanatçının üretim sürecine tanık olup bunu görsel olarak aktarmaya çalışmak nasıl bir deneyimdi senin için?
Unconcealment bir proje. Francesco Albano‘yu izlerken aklıma geldi. O dönemler Heidegger okuyordum ve etkisi hala devam ediyor. Sürekli sabahtan aksama kadar ‘What is thinking’ kitabını okuyordum. Unconceament kelimesine orada rastladım. Francesco’nun stüdyosunda bol zaman geçirir bu adamın derdi nedir merak ederdim. İzlemek yerine çekmeye karar verdim. Her kareyi önce bir ufak deftere karaladım. Francesco’nun kendisi hariç çok planlı bir çekim aslında. O stüdyo kutsal bir yer bizim için. Orada olmak, o anları yasamak zor bir tecrübeydi çünkü Francesco sanatını sadece icra etmiyor, yaşıyor! Çok iyi bir geri dönüş aldım. Son 6 aydır Unconcealment’in ikincisini çektim. Müthiş heyecanlıyım yakında paylaşacağım. Çekimler çok uzun sürdü ama bence değdi. Fırında pişiyor çıkmasına çok az kaldı!
Müzik kariyerinde ulaşmak istediğin bir nokta var mı? Yoksa değişkenlere açık şekilde mi yoluna devam etmeyi planlıyorsun?
Müzikte ulaşmak istediğim bir nokta var ama yavaş yavaş bu isin aslında o noktanın değil, sürecin önemli olduğunu anlamaya başladım. Eskiden hayallerim vardı, simdi daha çok hedeflerim var. Soaked artık süresini doldurmaya başladı. Artık kendi ismimin çatısı altında ilizyonist gibi takılmayı hedefliyorum…
Facebook | Twitter | YouTube | Instagram | Website