Kız kardeşleri tarafından elinden tutularak elektronik müzik sahnesinin içine sokulan yarı Şilili yarı Hollandalı Ramon Tapia, tech house/techno arasında sallanan ve kendi imzasını taşıyan müziği ile kök salmaya başladığı dans pistinin öne çıkan isimleri arasında. Tutkunu olduğu müziğin peşinden gitmeyi tercih eden Ramon Tapia, RAW İstanbul performansı önce DJ/prodüktör/label sahibi sıfatlarıyla sorularımızı yanıtladı.

Geçmişin, kariyerin ve kendin hakkında bir kaç kelime söylemek ister misin?

Yarı Şilili, yarı Hollandalıyım.Aslına bakarsınız 80’lerin sonunda underground gece kulüplerinde yer alan new beat’in ve ilk zamanlarını yaşayan house müziğin hakim olduğu elektronik müzik sahnesini kız kardeşlerim tanıttı bana. Bir süre elmas kesici olarak bir kuyumcu için çalıştım. Fakat daha sonra tutkumun pesinden giderek müzik yapmaya ve çalmaya başladım. Kısaca ifade edersek bu şekilde olmalı:)

Elektronik müzik sahnesine nasıl giriş yaptın?

Kız kardeşlerimin defalarca kaseti başa alarak bana dinlettirdikleri müzikli günlerden sonra bu durum daima kafamda saplantı halini aldı. Bu yüzden bir elektronik müzik aşığı oldum. Ancak bence çalışmaya başladığımda bu durumu tam olarak farkına varabildim ve bu durum bir çok şeyi değiştirdi. Çok erken yaşlardan beri daima bir şeyler için hareket ettim. DJ olmak istediğimi söylediğim de bir çok insan buna güldü. Şimdi artık gülemezler 🙂

Tüm şarkılarını incelediğimde, bunu sesli bir günlüğe benzetiyorum. Bu günlük senin müziğini değiştiren bazı noktalar içermeli. Bu noktaların neler olduğu hakkında bir şeyler söylemek ister misin?

Pekala, herkes yaşlanıyor ve insanlar değişir. Bu benim için de farklı değil. Ben hayatımda yeni bir esinti istedim ve tam bu noktada müziğim değişti. Fakat hala kendi hislerimin dalgası üzerinde ilerliyorum. Bu yüzden gelecek 20 yıl içinde ne tarz bir müzik yapacağıma dair hiçbir fikrim yok:) Belki pop müzik yapacağım veya sokakta gitar çalacağım… Benim için önemli olan yaptığım şeyden mutlu olmam, insanların için neyin önemli olduğu değil:)

Yaptığın müziği nasıl tanımlarsın? Nedir senin imzan olan sound?

Bence kendi yaptığın sound’u açıklamak çok zor. Fakat kendi sound’um house’dan techno’ya kadar geniş bir yelpazeye sahip. Bu groove’u seviyorum fakat ayrıca kirli sound’lara da ilgim var. Bu yüzden benim için oldukça garip kendi sound’umu açıklamak… Ben sadece stüdyoda çalışmaya başladığım anda cool olduğunu düşündüğüm şeyi yapıyorum. Bu yüzden her şey olabilir. Müzik yapmak sadece benim sound’um ile ilgili değil yeterince cool olduğa inandığın şeyin bestelenirken seni eğlendirmesi ile de alakalı.

Eğer stüdyonda yürüseydik, ne görürdük? Olmazsa yapmayacağın favori ekipmanın var mı hiç?

İlk olarak benim kedimi görürdünüz:) İkinci olarak midi keyboard olarak kullandığım mini korg’umu görürdünüz. Daha sonra Eventide Fx Processor’u görürdünüz ve son olarak bir Gem. Bu sadece sesleri aktarmak ve onları tamamen farklı yapmak için. Bu çeşit cihazları çok seviyorum. Onlar eski ve harika güzellikte gürültü yapıyorlar.

Dinlediğin her hangi bir kaydın senin dikkatini çekmesi ve değerli olduğunu düşündürmesi için ne gibi özelliklere sahip olmalıdır?

Tabii ki groove dikkat çekmemi sağlayan ilk etmen. Eğer şarkıda göremezsem listeye koyma zahmetine bile girmiyorum.. İkinci olarak tüm şarkı belirli bir hise sahip olmalı. Oldukça zor bunu açıklamam fakat şarkıyı direk olarak çalmak için öne çıkan bir elementin olması gerekir. Ve son olarak en azından tüm şarkıdaki sesler katı olmamalı. Eğer mixdown iyi değilse o zaman mükemmel kayda sahip olsa da setimde yer vermem.

Bazı araştırmalara göre plak satışlarının son yıllardaki en yüksek rakamlara ulaştığı söyleniyor. Plağın geleceği hakkında ne düşünüyorsun?

Plak hızlı bir şekilde geri dönüyor ve bence bu dijital sound’ların hakim olduğu dünyada gayet iyi bir şey. Elinizde tuttuğunuz ve çaldığınız plak size hala fiziksel bir şeyler verebiliyor. USB’den çalmaktan daha farklı bir his. Özellikle neredeyse bulunmasının imkansız olduğu eski olanları. Böyle bir plağa sahip olmak tüm dünya tarafından öne çıkartılan boşlukta insanı standardın dışına çıkartıyor.

Bir çok farklı ülkede performans sergiledin, fakat eminim ki biri en iyisiydi. Bu zamana kadar çaldığın en iyi yer neresiydi ve onu özel yapan neydi?

Harika olan ve onları özel kılan farklı açılardan oldukça fazla ülke var. Partiyi insanlar yapıyor, ülkeler değil. Bu yüzden dürüst olmak gerekirse hiç bir zaman bu soruya cevap veremeyeceğim. 30 kişilik bir kalabalığa çalsam bile DJ olmayı seviyorum eğer parti olması gibiyse.

İstanbul bir çok farklı sanatçıya ilham veren özel bir şehir. İstanbul hakkında ne düşünüyorsun? Tanıdığın Türk prodüktörler var mı?

Butch’ın Türk olduğunu biliyorum fakat o Türkiye’de yaşamıyor ve SIS’de öyle. Dürüst olmak gerekirse başka bildiğim Türk prodüktör yok.

Bir sonraki adım nedir senin için?

DJ Sneaks ile birlikte bir çok yeni yayın geliyor. Gangster ve tabii ki kendi plak şirketlerim olan Say What? Recordings ve Aella Music etiketiyle yayınlanacaklar. Daha yeni 10 civarında şarkı bitirdim ve bunları göndereceğim. Bu yüzden beklenmedik anda müziğim ile birlikte her yerde olabilirim:)

Interview in English, please click here to read

Soundcloud | Facebook | Twitter