90’ların ortasında Leipzig üzerinden elektronik müzik sahnesine dahil olan Matthias Tanzmann, tekno müzik ile büyüyen jenerasyonun içinde başladığı müzik yolculuğunda bugün, producer, DJ ve ve plak şirketi sahibi ünvanlarını taşıyor.

Hazırladığı mix’ler ile başta Fabric olmak üzere bir çok saygın CD serisinde yer almış olan Tanzmann, 13 Aralık’ta RAW kabinine konuk olmadan önce sorularımızı yanıtladı.

Müzikal geçmişin nasıl başladı? Müzik üretmeye nasıl başladın?

Ben müzik üretmeye çok gençken başladım. Bir arkadaşım evinde stüdyoya sahipti ve bu sayede tecrübe edindik. İkimizde hala ailelerimiz ile yaşıyorduk bu yüzden onun evinde synthesizer çalmak için buluşuyorduk. Orası tam bir çalışma alanıydı bizim için. Bu sayede düşük kalitede de olsa parçalar üretebiliyorduk. Aynı zamanda Technics marka turntable ile DJ mix’leri yapmaya başlamıştık. Her yeri  bir teknolojik alet için öğrenci işlerinde çalışmak ve paramızı biriktirmek zorunda olmak oldukça değerliydi.

Elektronik müzik sahnesine nasıl giriş yaptın? O dönem yani 90’lar hakkında bize neler söylebilirsin?

Birkaç arkadaşım beni şehirde açılan ilk techno kulüplerinden birine getirdi beni. 1993 yılıydı sanırım, 15 ya da 16 yaşındaydım. Herşey çok yeniydi. Berlin Duvarı daha yeni yıkılmıştı ve techno sadece genç jenerasyonun bildiği bir şeydi. Tıbkı zamanın bir parçası gibi. Ve bu bizim müzikal kimliğimiz oldu.

Sence başarılı bir DJ olmak için yazılacak bilecek ya da üzerinde konuşulabilecek noktalar var mı?

Ben diğer birçok alan ile aynı olduğunu düşünüyorum. Eğer çok şanslı değilseniz, başarılı olmak için çok çalışmak zorundasınız. Ne istediğini biliyorsan ve bunun bir bazı şeyleri feda etmeye hazırsan, ilerlemeni sağlayacak şansı yaratacağını düşünüyorum.

Dans müziğinde ilham aldığım rol modellerin var mı?

Etrafımda her zaman etkileyici insanlar oldu. Hiçbir zaman spesifik rol modelim olmasa da hayranlık duyduğum sanatçıları öğrenmek ve gelişmek adına daima gözlemledim. Kopyalayarak değil ama ilerlemek istediğim yolda kendime adapte edebileceğim şeyleri filitleyerek. Bu etkileşim ve adaptasyon hem iş hem de sanat alanında olabilir.

Bu yaz bir çok defa Ibiza’da performans sergiledin. Nasıldı bu yıl Ibiza?

Ben daha çok DC10’daki Circoloco partilerinde çaldım ve sezon tamamiyle harikaydı. Kulüp her zaman çok kalabıktı ve line up’lar harikaydı. Mekan asla büyüsünü kaybetmedi.

Kendi kayıt şirketin Moon Harbour Recordings’den bahseder misin biraz?

Moon Harbour Recordings’i 2000 yılında kurduk. 2015’te 15. Yıl dönümümüzü kutlayacağız. Aslında kendimin ve arkadaşlarımın çalışmalarını yayınlamayı amaçlamıştık sadece. O zamanlar daha çok deep house etiketli çalışmalar üretiyorduk. Yıllar geçtikçe label daha da gelişti ve daha büyük bir sanatçı ailesine sahip olduk. Aynı zamanda geriye dönüp baktığımızda Moon Harbour ve onun alt label’larında 100’den fazla yayın yapıldı. Circoloco ve Channel Zoo Ibiza gibi ortaklıklarla, etiket ya da iş birliğiyle de olsa gurur duyduğumuz EP’ler, LP’ler ve derlemeler yayınladık.

Leipzig’de şimdiki müzik endüstrisi ile 90’lar arasında nasıl bir fark var?

Tüm müzik sahnesi global hale geldi. Bu tabii ki sadece Leipzig’e bağlı kalmayan genel bir gelişim. İnternetin yaygınlaşması ile birlikte elektronik müzik kolayca dünyanın en uzak köşelerine ulaşabilmekte. Şuanda dünya sahnesi ile Leipzig’de yer alan müzisyenler global olarak birbiriyle bağlı durumda.

Bir çok farklı ülke performans sergiledi, fakat eminiz ki bunlardan biri en iyisiydi. Çaldığın en iyi yer ve onu özel yapan şey nedir?

Sanırım Ibıza ve Berlin çaldığım en iyi yerlerdi. Bilgili bir kalabalığın ve techno dinleyen turistlerin karışımı extra bir enerji katıyor. Bunun yanı sıra tüm turnelerim sırasında gördüğüm gerçekten inanılmaz yerler de var. Ben tüm kıtalarda çalışıyorum ve geriye az sayıda ülke kaldı DJ olarak gitmek istediğim. Bunun için oldukça minnetarım.

İstanbul bir çok sanatçı için ilham veren özel bir şehir. İstanbul hakkında ne düşüyorsun? Tanıdığın Türk producer/dj var mı?

İstanbul fantastik bir yer. Istanbul’da bir kaç defa bulundum ve son ziyaretimde şehri daha iyi tanımak ekstradan daha fazla kaldım. Geri gelmek için sabırsızlanıyorum. Tandığım Türk Dj’ler olarak spontane şeklinde aklıma Ahmet Şişman ve Onur Özer geliyor. Fakar Onur Berlin’de yaşamakta. Fakat keşfedilecek daha fazlası var.

Interview in English, please click here to read

Soundcloud | Facebook | Twitter | Website