Albüm Puanı: 7.2/10
Yayınlanma Tarihi: 12.08.2014
Label: Astralwerks
Öne Çıkan Şarkılar:
- Fresh Static Snow
- Sad Machine
- Flicker
- Divinity
Bazı müzisyenlerin kariyerlerinin dönüm noktalarında müzikal çevrelerce ticari açıdan intihar olarak tanımlanan fakat ellerine geçen fırsatları itip kafasında kurguladığı müzikal üretimi gerçekleştirmek için gemileri yakması sıkça rastlanan durumlardan. “Come With Us”, “Audio, Video, Disco”, “Immolate Yourself” ve “ISAM”, ilk başta aklıma gelenler. Bu albümler ilk cümlemde bahsettiğim duruma tam olarak uygun örnekler teşkil ediyor.
Porter Robinson, birçok eleştirmenlerce geleceğin dans müziğini emanet edilecek isimler arasında en başlarda zikredildi. 2011 yılında Skrillex’in plak şirketi olan Owsla’dan yayımladığı Spitfire EP’si ile başta Amerika olmak üzere tüm dünyada epeyce sevildi. ‘Language’ single’ı, electro house, progressive house çizgisindeki sound’unu yeni dönem EDM türünün en başarılı örneklerinden biri olarak kabul gördü. Birçok EDM prodüktörüyle ortak çalışmalarda bulundu. Fakat aradan geçen üç yıl içerisinde olgunlaşmaya başlamasıyla kafasındaki müzikal şablonun temellerini oluşturma konusunda büyük adımlar atmış. Yeni albümünü ‘Sea of Voices’ single’ı ile duyuran Robinson, önceki çalışmalarına ve çevresine tamamen sırt çevirip bambaşka delhizlere yelken açmasını, yukarıda bahsettiğim ticari açıdan intihar denilen tanıma uyduğunu birçok eleştirmen belirtmiş. ‘Worlds’ albümü işte böyle keskin ve hassas noktalarda yer alarak dinleyicileri şoka uğratmayı başardı.
Albümün tamamına atmosferik, yarı hüzünlü yarı umutlu synth’ler hakim. Yer yer M83, Big Black Delta etkileri duymak mümkün. Bunlarına yanında tamamiyle olmasa da progressive etmenler ara ara karşımıza çıkarken, indie müzik türünün özelliklerini sonuna kadar kullanmış. Kendisi gibi genç ve gelecek vaad eden Madeon’un yapamadığını yapmış. Electropop kıvamlı işlerini çok sağlam temeller üzerine oturtmuş. O bilindik commercial dans müziğinden ışık yılı uzaklığında olan Robinson, ben prodüktörüm, denemekten yenilemekten korkmuyorum mesajını sık sık vurguluyor. İşte ticari intihar da bu oluyor. Porter Robinson, senede bir elin beş parmağını geçmeyen sayıda single çıkartıp; tonla remix, rework, mashup’larla değiştire değiştire yaptıkları setleri UMF, Tomorrowland gibi tek düze müziklerin allanıp pullanıp setler halinde sunulan formülü belli dans müziğine ve aynı klasmanda yer aldığı dj/prodüktörlerin kazandığı astronomik paralara tam manasıyla tekmeyi basıp önce müzik diyerek noktayı koymuş.
Peki bu kadar riskli bir işin eksiği yok mu diye sorarsanız hemen cevabını vereyim. Çokça var. Hatta bu eksikler biraz daha olsa albüm tam bir müzikal faciaya ve dinleyenlere eziyet olabilirdi. Öncelikle albüm çorba bir sound’dan öte tam anlamıyla eziyete dönüşmekten kıl payı kurtulmuş. Şarkıların hepsi birbirine çok benzemekte ve dinlemeye başladığınız andan itibaren bitişine kadar sanki tek bir şarkı dinliyormuşsunuz durumu mevcut. Ara ara eski günlerin hatrına ufak EDM’e göz kırpmacalar var ama bunu anca birden fazla dinleyişten sonra fark edebiliyorsunuz. Bununla beraber kullanılan yoğun synth temelli sound bir noktadan sonra sizi baymaya başlıyor. Dans müziğinden tamamen kopup farklı diyarlara geçişteki eksiklikleri rahatlıkla görülüyor. Ayrıca bolca yararlandığı indie müziğine (indie pop, indietronica) hâlâ tam hakim olmadığını söyleyebiliriz.
Öte yandan albümün konuk sanatçı kadrosu gayet başarılı. Amy Millan, Breanna Düren, Lemaitre, Urban Cone, Imaginary Cities gibi son dönemin indie – synth müziğinin başarılı isimleri mevcut.
Sonuç olarak; ‘Worlds’, asla EDM kategorisine sokulmayacak bir elektronik müzik albümü. Bu durum Porter Robinson’ın dj setler yerine analog temelli performanslar sunacağını gösteriyor. Kariyerinde başlarında bu kadar riskli bir işe girişmek hiç de kolay bir iş değil. Bu yüzden Porter Robinson çok büyük bir takdiri hak ediyor.