Bu hafta arşivimize, 5 Nisan 1994’ de aramızdan ayrılan Kurt Cobain’e ithafen, 90’lar da müzik anlayışını tam anlamıyla değiştiren ve hala daha etkisinin hissedildiği, Nirvana’nın efsane albümü Nevermind’ı ekliyoruz.

Grunge bir müzik türünden ziyade içimizde sahip olduğumuz bir ruhtur. Nirvana ise taşıdığı bu ruh ile Grunge’ı başlatan tetiği 1991 yılında Nevermind’ı yayınlayarak çekmiş oldu. Gitar ve vokalde Kurt Cobain, bas gitarda Krist Novoselic ve bateride Dave Grohl’dan oluşan Amerikalı topluluk, 89’da yayınladıkları ilk albümleri “Bleach” ile pek sesini duyurmayı başaramamıştı ama 2 yıl aradan sonra gelen Nevermind albümü ile 90’lı yıllara damgasını vurmayı başarmıştı. 80’lerin “Hair Metal” ‘ini geride bırakarak Grunge akımını popüler hale getirmiştir. Punk’tan biraz daha ağır, Heavy Metal’den daha melankolik, hızlı ve defalarca tekrarlanan nakaratları ile ifade edebiliriz Grunge’ı. Tabiki oduncu gömleklerini de unutmamak lazım 🙂

Albümün açılışını sade ama akılda kalıcı bir melodiye sahip, 10 milyona yakın kopyası satılan ve  tüm zamanların en iyi parçası seçilen,“Smells Like Teen Spirit” yapıyor. Gitarların kırıldığı, asi gençlerin pogo yaptığı bir video klibe sahip bu efsane şarkı ile hazır gaza gelmişken albümünün ikinci şarkısı “In Bloom”‘u dinlemeye başlıyoruz.
Photo of Kurt COBAIN and NIRVANA
“En İyi 100 Gitar Solosu” listesinde yer alan bu parça içinde geçen “Tender age in bloom” sözü ile tüm olayı özetleyerek, girişini çok beğendiğim “ne olursan ol olursan ol yine gel” mottosuna sahip “Come As You Are” ile devam ediyoruz. Şarkının ortalarında başlayan gitar solosunada hayran olmamak elde değil. Come As You Are’ı dinlendikten sonra, başında Dave Grohl’un bateriyi resmen ağlattığı “Breed” ile pogoya devam ediyoruz. Sözleriyle ve melodisiyle insanı oldukça gaza getiren bu şarkı ayrıca Athena tarafından da “Köpek” ismiyle coverlanmıştır. Bol inişli ve çıkışlı tempolara sahip albümün kafası rahat şarkısı Lithium’u da dinledikten sonra gerçek bir hikayeden  -14 yaşındaki bir kızın kaçırılıp tecavüz edilmesi ve kızın kaçıp kendini kurtarmayı başarması- yola çıkılarak yazılmış olan “Polly” ile devam ediyoruz. Unplugged versiyonunuda en az albümdeki versiyonu kadar güzel. Dinlemekten büyük bir zevk duyduğum, albümün sekizinci parçası “Drain You” başarılı sözleri ile bence güzel bir aşk şarkısı. En az Drain You kadar hakettiği ilgiyi görmediğini düşündüğüm, sağlam baslara sahip “Lounge Act” Kurt’un Courtney’den önceki sevgilisine yazdığı sözleriyle ve melodisiyle oldukça sert bir parça. Hem arkasında gelen “Stay Away” ise güçlü davul ve bassı ile sanki “Lounge Act”’e cevap nitelikte bir şarkı. Sona doğru yaklaşırken, Kurt’ün sözlerinden çok anlam aramamız geretiğiniz söylen albümün buruk şarkısı “On A Plain”’i dinlemeye başlıyoruz. Yine unplugged versiyonun daha iyi olduğunu düşündüğüm şarkılardan biri On A Plain. Albümün en düşük tempolu şarkısı “Something In The Way” ile kapanışı yapıyoruz. Kurt’un evden atıldığı sıralarda, bir köprünün altında yaşamaya devam ettiği dönemi anlatan, müzikal anlamda basit bir yapıya sahip olsada o duyguyu başarılı bir şekilde hissettiriyor.

nirvana-nevermind

Nirvana eğlenceli ve ince mizahını sadece şarkılarında değil albüm kapağınada yansıtmıştır. Spencer Elden isimli bir bebeğin suyun içinde, ucunda dolar olan bir oltaya doğru yüzmekte olduğu bu fotoğraf, bebeğin paraya odaklanıp boğulduğunu bile anlayamamış olması olarak açıklanmıştır.
Dünya listelerini alt üst eden, bir dönemi kapatıp bir dönemi açan bu albüm, kirli distortionlu gitar riffleri, güçlü davulları, gürültülü bası ve Kurt Cobain’ın kendine özgü tarzı ile Grunge’ı ve Nirvana’yı tüm dünyaya tanıtmayı başarmıştır. Yıllar geçsede 90’ları ve o dönemin izlerini bu albüm ile günümüze kadar taşımıştır ve taşımayada devam edecektir. Sadece lise zamanımızı hatırlamak için bile bu albüm arvişe eklenmeye değer!