K
onu Komşu Ne Der serimizin dördüncü konuğu The Away Days‘in “Calm Your Eyes“, “Best Rebellious” şarkılarına ve change.org‘un Özgecan Yasası kampanyasına hazırladığı klipleri ile adını duyuran, yönetmen Elif Kalkan oldu. Video kliplerin müziğe olan etkilerinden, yarattığı duygulardan ve daha bir çok konu üzerine kendisiyle sohbet ettik.
Sadece müzik klipleri değil reklam çekimleri de yapıyorsunuz. Hangisi daha tatmin edici?
Tabi ki müzik klipleri daha çok tatmin edici çünkü tamamıyla her şeyin içinde olup kendi fikirlerimi özgürce yansıtabildiğim alan orası. Elbette reklamda da kendimden bir şeyler ekliyorum ama müzik videolarında tamamen kendim olabiliyorum. Zaten tatminlik açısından bakarsak her zaman içinde bulunmak istediğim alan video müzikler olacaktır.
Müzik videoları da müzik piyasası gibi dinamik. 90’ların başındaki video tarzı şimdikinden çok farklı. Peki önümüzdeki yıllarda ne tür videoları daha çok göreceğimizi düşünüyorsunuz?
Teknolojinin gelişmesiyle insanlar kameralara daha kolay ulaşmaya başlıyorlar. 90’larda çok az kişi klip çekebiliyorken günümüzde klip çeken kişi sayısı oldukça arttı. Bu da demek oluyor ki önümüzdeki yıllarda daha fazla insan video klip çekebilecek ve yeni teknikler, tarzlar denenecek.
Bazı dinleyiciler müzik videolarına karşı çıkıyor. Bunun sebebini de parçanın verdiği duyguları görsellerle kalıpsallaştırması olarak gösteriyorlar. Bu konu hakkındaki düşünceleriniz nedir?
Kliplerin insanların duygularını manipüle ettiğini tam olarak düşünmüyorum. Sevdiğin bir müziği dinlerken kafanda canlandırdıkların izlediğin klip ile ortak duygular barındırıyorsa o klibi daha çok seviyorsun. Yani klibi üreten kişi hislere yön vermemiş, hatta dinleyiciyle aynı şekilde duygulandığı için video klibi sevdirmiş oluyor. Örnek olarak Sting’in Englishman in New York şarkısını dinlerken hissettiklerin, klibi izlerken izlerken de değişmiyor. Kendini “alien” hissettiğin herhangi bir an ile özdeştiriyorsun.
“Best Rebellious”ın klibini şehir hayatında yönünü bulmaya çalışan gençlerin hayatından bir kesit olarak görüyorum. Parçanın ruhu ile muhteşem bir bağ kuran puslu klibin kurgusunda belirleyici faktörler neler oldu?
Klibi çekmeden önce kurgusu neredeyse kafamda oluşmuştu. Çekimler bittikten sonra sadece mekanik olan birleştirme kısmı kaldığını düşünüyordum fakat masanın başına oturup görüntüleri yan yana koydukça o puslu atmosferi yaratabilecek ufak detaylar ortaya çıkmaya başladı. Özellikle renk skalasına karar verirken baya bir gel gitler yaşadık ama sonuç olarak mavinin bu klibin ana rengi olduğuna karar verdik.
“Calm Your Eyes”, Türkiye’deki ilk LGBT temalı müzik klibi olarak biliniyor. Bu konuda bir öncü olmak kariyerinizi ne yönde etkiledi?
Aslında “Calm Your Eyes” ilk LBGT temalı klip değil, daha önce de Türkiye’de çekilmiş klipler var mesela Emel Müftüoğlu’nun “Korkuyorum” klibi iyi bir örnek. “Calm Your Eyes”ın konusu ve Pride haftasına denk gelmesinden dolayı baya dikkatleri çekti.
The Away Days gibi indie-pop bir grupla çalıştıktan sonra Ayşe Hatun Önal’le de çalıştınız. Bu birçok farklı türe açık olduğunuzu mu gösteriyor?
Ayşe Hatun Önal’la olan proje özünde klip üzerine yapılmış bir proje değildi. Ceylan Naz Baycan’ın Kuzenler adlı kitabı için tanıtım amaçlı yapılmış bir şarkıya yine tanıtım amaçlı çekilmiş bir müzik klibiydi yani daha çok reklamdı benim için. Söylediğim gibi müzik kliplerinde hikayenin içinde olmak beni mutlu ediyor. Elbette farklı tarzlarda müzik yapan insanlarla çalışabilirim çünkü dinlediğim müzik de gün içersinde farklı tarzlara kayıyor ama mevzu dışarıdan yönetebileceğim değil de içinde kendimi hissedebileceğim işler yapmak.
Bir çekime nasıl hazırlandığınızdan kısaca bahsedebilir misiniz?
Müziğin beni alıp bıraktığı noktadan itibaren kendimi hikayeye veriyorum. Hikayeyi kafamda izledikten sonra neler çekeceğime dair bir liste oluşturup bunları fotoğraflaştırıyorum. Hepsini yaparken yalnız ve kurgulayacağım hikayeye odaklanmış olmak beni daha rahat ve daha üretken kılıyor. Tüm hikayeyi kafamda kurguladıktan sonra küçük bir ekip işine dönüştürmeyi seviyorum. Bu noktada sürekli çalışmayı sevdiğim ve birlikte üretebildiğim insanlardan yardım alıyorum. Bundan sonraki adım da oyuncuları bulmak ve hikayeye dahil etme kısmına atlıyoruz ve her şey kendiliğinden akıp gelişiyor.
Kariyerinizdeki tercihlerinizde mantıksal bir Elif mi etkili oluyor duygusal Elif mi?
Mantıklı düşünmeye çalışsam da kaçınılmaz son, duygusal Elif oluyor. Bu bir iş diyerek tamamen mantığa döküyorum olacakları ama hobimi iş olarak yaptığım için işin içine tamamen duygularımı sokuyorum. Yani işim olmaktan çıkıyor ve bana ait bir şeylere dönüşüyor.
Sanatınızda örnek aldığınız isimler var mı?
Müzik klipleri yönetmeni olarak beğendiğim çok isim var. Nabil Elderkin, Truman & Cooper, Martin De Trurah bunlardan birkaçı.
Bahçeşehir Üniversitesi’nde Fotoğraf & Video eğitimi alıyorsunuz. Profesyonel eğitimin bir yönetmenin kariyerinde önemli bir rolü olduğuna inanıyor musunuz yoksa hayalgücü daha mı etkileyici bir faktör oluyor?
Hala okulu bitirmediğimi düşünürsek büyük bir kısmının istemek ve hayalgücünü kullanmak diyebilirim ama tamamen yok sayamam okulu. Şu anki olduğum noktada olma sebeplerimden biri okuldur. İşin eğitimini almak ve içinde yeteneğinin olması birbirinden farklı. Eline kalem alıp kendini eğiten herkes resim çizebilir ama herkes sanatçı olamaz çünkü işin doğasında yeteneğin olduğunu düşünüyorum.
İstanbul’da çekim yapmayı en çok sevdiğiniz üç mekanı listeleyebilir misiniz?
Karaköy
Belgrad
Genel atmosferini sevdiğim evler – yaşanmışlık faktörü benim için önemli.
Tek Kelime:
Mercek – Lens Flares
Hayalgücü – Olması gereken
Gelecek – Plansız
Rüya – Aslında gerçek
Rave Mag – Daim olsun
Elif Kalkan’a bize vakit ayırdığı için teşekkür ediyoruz.