“Trajedi bir güç kaynağı olarak kullanılmalıdır.”

Eski Tibet atasözünün vurguladığı gibi karşılaşabileceğimiz başarısızlıklar, trajediler gücümüz yegane kaynağı olarak belirmeli. Hayatta kalmanın verdiği güç. Yaşama karşı duyulan o kuvvetli tutku.

1983 yılının soğuk bir Aralık gününde (tam olarak belirtmek gerekirse 20 Aralık’ta) doğduğunda Paris şehrinin bu yeni varlığa sunacağı pek bir şey yoktu. Umut ve aydınlık terk ettiğinde bir diyarı sevginin bulunması çok zordu. Bu minik kız çocuğuna Keny Arkana ismi verildi. Zorlu çocukluk yılları onun gibi güçlü sezileri ve yaşının ötesinde bir olgunluğa sahip birisine pek de deva olmayan, bakıcı ailelerin sahte tesellilerine tanıklık etti. Ona hiç bir şey ifade etmeyen ne varsa hepsini bir bir terk etti. Okulu terk etti, bakıcı ailelerini terk etti ve en sonunda onun için çoktan belirlenmiş olan hayatı terk etti.

15 yaşındayken, köklerini ve ailesini aramak üzere Arjantin’e seyahat eder Keny Arkana. Lakin, tahmin edebileceğinden çok daha fazlasını bulacaktır bu yolculuğu sırasında. Onunkisi gibi ışıldayan bir kalbi olan huzursuz bir ruh, muhakkak ki savaşacak bir sebep bulacaktı kendisine. Ama savaşmak derken yakıp yıkmak değil tabii ki bu, insanlık adına, yapıcı gereksinimler ve gerçeği ortaya çıkarma türünden olanlar. Arjantin seyahati sırasında IMF ve Dünya Ticaret Örgütü gibi kuruluşlarla karşılaşması globalleşmesini ve onun toplum üzerindeki etki ve sonuçlarını sorgulamaya başlamasına sebep oldu. Artan özgürlük duygusu ile Latin Amerika’yı baştan aşağı dolaştı – ki özgürlük kelimesi de kökeni Hristiyanlık öncesi döneme ait bir Alman kelimesi Friede’ olup,Barış anlamına gelmekteydi.

Toplumsal konularla ilgili tetikte olan zihni daha fazla politik konularla ilgilenmeye ve bu yakınlaşma da gittikçe müziğini etkilemeye başladı. İlk olarak, La Rage du Peuple isimli Marsilya çıkışlı ekonomik eşitlik, çevresel koruma, insan hakları gibi konularla ilgilenen bir sosyal akımın kurucularından biri oldu. Takip eden yıllarda azınlık sınıfından 2 gencin polisler tarafından dövülerek öldürüldüğü trajik bir olaydan esinlenerek yazdığı “La Rage” toplumun uzun süredir içinde tutup da haykıramadığı ama sonunda Keny Arkana isimli genç bir şair tarafından korkusuzca dile getirilen bir uyanış oldu.  Şarkının etkisi o kadar büyüktü ki, şarkının da yer aldığı “Entre Ciment et Belle Etoile”  isimli albümünün ana akım medya kullanılarak pazarlaması, Keny Arkana’nın karşı çıkması yüzünden yapılmamasına rağmen 1 yıldan az sürede 50,000 kopya ile alanında ve koşullarındaki kısıtlamalara oranla büyük bir başarı sağladı. Bundan bir önceki albümü L’Esquisse (2005), ve sonraki yıllarda çıkardığı sırasıyla Désobéissance (2008), L’Esquisse 2 (2011) ve Tout tourne autour du soleil (2012) toplumun bozuk düzenine karşı olan sivil itaatsizlik ve alter-globalizm yolunda ilerleme taşları oldu. Yıllar önce onun teslimiyet ve korku olmaksızın takip etmeye karar verdiği aynı yoldu bu. Onu sonunda La Rabia del Pueblo yapan yoldu.

Hard Core Rap/Slam olarak adlandırılan tarzı ona sert bir görüntü veriyor olabilir. Doğrusu mu, bu kendi kendini mahveden berbat dünyada her zaman masumların mağdur olduğunu görmenin verdiği öfkeyi (La Rage)  ya da ruhlarımızı ve içimizdekini öldüren kafesi (Gens Pressés) çığlık çığlığa haykıran böylesi hassas bir ruhun görünürdeki katılığına inanmak çok zor.

12 yaşında yazmaya başladığı şiirlerin onun hayatta kalması, kaçabilmesi, kendini bulabilmesi ve bulduğunda orada kendine bir yaşam kurabilmesini sağladığını söylemek pek de haksızlık olmayacak. Kelimeleri, içinde yaşadığımız aldatıcı milenyumun, evlendiğimiz, çalıştığımız, oy kullandığımız ve vergi ödediğimiz yozlaşmış toplumunda gerçek yüzünü yansıtabilmeyi başarıyor. Belki de yüzyıllardır uyuyorduk ve belki onun şiirleri tatlı rüyamızdan uyanmamızın için güzel bir çağrıdır.

Website / Facebook / Twitter

‘La Rage’:

‘Marseille feat. Kalash l’Afro & RPZ’:

‘Fille Du Vent’: