Fotoğraflar: Salon İKSV

Geçtiğimiz hafta İstanbul ve Türk müzik platformu için heyecan verici bir oluşumun temelleri atıldı. Yıllardır farklı ses kültürlerinden oluşan gruplara kapılarını açıp, İstanbul’u tatlandıran Salon, son zamanların en farklı teşekküllerinden olan Sofara evini açtı.

155 ülkeye temel atan Sofar, evlerin oturma odasında gerçekleştirilen “Salon” konserleridir aslında. Mekanlarda gerçekleştirilen konserlere bir tepki olarak doğan, Londra ve NY temelli bu teşekkül, yoğunluğunu tamamen sanatçı ve müziğe odaklıyor. Bu amaca uzanabilmek için de üç tane kural belirlemiş. Yemek yok, telefon yok ve konuşmak hiç yok. Taze sanatçıların nefesini hissetmek ve müziğin astronomik duygularına kapılmak için Sofar’dan iyisi yoktur derim.

Belki de bu nedenle Sofar‘ı Salon’a taşımak büyük bir risk, büyük bir atılımdı. Konseptlerinin çok dışında bir projeye imza atacaklardı. Kafalarından “Acaba herkes oturacak mı? Konuşacaklar mı?” gibi sorular geçtiğinden eminim. Fakat rahatça söyleyebilirim ki, çarşamba akşamı bu atılımın ne kadar güzel meyve verdiğine tanık oldum.

18’den 70’lere uzanan bir yaş çerçevesi içinde bulunan kalabalık bir grup, yağmurlu bir günün sonra ıslak tenlerini Sofar’ın müziğiyle ısıtmak istiyordu. İlk gecesi olmasına rağmen tükenmeye 10 bilet kala konser başladı ve biraz sonra kendimizi Ahmet Ali Arslan‘ın narin ve bir o kadar da melankolik sesine kaptıracaktık.

Ahmet Ali, iki Ozan ile sahneye yöneldi, ellerinde birer kadeh rakı. Hoşuma gitmişti, konser güzel olacaktı. Türk sanat müziğinden esintilerle baharatlandırdığı akustik setlist’i ile dinleyenleri yavaş yavaş fetheden Ahmet Ali, 3. şarkı sonunda narin sesi üzerinden yaptığı çıkış ile son noktayı koymuştu. Bıraktım kendimi yere, sonra bir meksika dalgası gibi tüm Salon yere çöktü. “Dünya Vakti Geldi” ile müzik arşivimde kendine rezervasyon yapan Ahmet Ali Arslan ve arkadaşları, 8 inanılmaz şarkı ve biraz kahkaha sonrasında sahneyi Deniz Tekin‘e bıraktı.

Deniz Tekin her zamanki utangaç güler yüzü ile sahneye çıktığında Salon tekrar sessizliğe büründü. Sofar’ın dünya çapında en çok dinlenen sanatçılarından biri karşımızdaydı ve dinleyenlerin heyecanı belli oluyordu. Hızlı bir sound-check’ten sonra kendimizi Deniz Tekin‘in utangaç ama hoş sesine kaptırdık. Sesi, ustalıkla yazılmış sözlere o kadar çok yakışıyor ki insan gözünü açıp kapayıncaya kadar kendini derin bir duygusallıkta bulmuş oluyor.

“Hayat uzun bi yolculuk,

Götür bilmediğim bi’ yerlere,

Talan, yıkım, bilmem, yarın

Niye,

Ben yol boyunca uzanan gri sıkıcı bariyer,

Sen, vadinin ardında ilk defa görülen deniz”

 

Bu sözlerle beni bilinç dünyasından koparan Deniz Tekin, “Böyle”, “Umrumda Değil” ve Ahmet Kaya cover’ından sonra sakin bir ses ile “bitti.” diyerek gülümsedi ve veda etti.

Gecenin son performansı çok beklenmedik gelişti. İtiraf etmeliyim ki Ahmet Ali Arslan ve Deniz Tekin’i dinledikten sonra kafamı toparlayamamış, yorgun düşmüştüm. Attım kendimi duvar kenarına ve uzaklardan dinlemeye başladım. Hedonutopia adlı grup sahneye çıkmış, yavaş yavaş kulaklarımızı ısındırıyordu. Çünkü az sonra ambient müziğin en sağlam parçalarını bizlere tanıtacaklarını öğrenecektik. “Lasido” ile başladılar konsere. Homurdanan synth’ler, parıldayan efektif gitarlar ve melankolik vokaller eşliğinde dönmeye başlamıştık bile… Harmoniyi kusursuz bir şekilde oturtmuş olan Hedonutopia, bir ara beni Radiohead’ın depresif dönemlerine sürükledi. Çıkan her tınıdan kederin yaşanmışlığını hissediyordum. “Japon Orman”daki gitar soloları bir tarafımı çekiştirmeye, benden bir parça koparmaya çalışıyormuşçasına ilerliyordu. Öte yandan arka plandaki ritm durgunlaştırmaya çalışıyordu. Açıklaması zor, yaşanması ise çok keyifli bir tecrübeydi Hedonutopia. Son derece başarılı bir konser çıkarmışlardı.

Böylece Sofar’dan Salona’nın ilk konseri de sonlanmış oldu. Farklı ama benzer duygularla taşıdıkları konseptleri, kendine Salon’da da yer bulmuştu. Damağımda tat bırakan bir gece sonrasında, yeni müzikler, yeni dostluklar ve yeni heyecanlar yaşamış bir şekilde eve dönüş yolunu tuttum.

sofar_istanbul_5

sofar_istanbul_4

sofar_istanbul_1

sofar_istanbul_1

sofar_istanbul_1