Müzik sahnemize düzenli aralıklara konuk olan Red Bull Music Academy Night, bu sefer beklenenin aksine müzik kariyerinde 15. yılına merdiven dayamış olan Amerika çıkışlı blues ve pop soslu blue-eyed-soul’un İngiliz temsilcisi Alice Russell‘ı ağırladı.
Daha önce One Love Festivali’ne konuk olan Moderat‘a düzenlenen info session, etkinlik günü saat 14.00’da Salt Beyoğlu‘nda Alice Russell için de düzenlendi. RBMA’den mezun Ali Gültekin‘in sorularını yanıtlayan Alice, performansı öncesinde kendisini daha yakından tanımamızı ve yaydığı pozitif enerjiyi hissetmemizi sağladı.
Çok küçük yaşlarda yerleştikleri Brighton’da kilise korosuyla başlayan Alice Russel’ın müzik yolculuğu, orkestra şefi olan babasından gelen klasik müzik kültürü ile ilerleyip sonraki dönemde hayranı olduğu Stevie Wonder, Prince ve Aretha Franklin gibi isimlerle soul ve gospel müziğe doğru evrilmiş. Kulağının her zaman müziğin ahenk ve armonisine daha açık olduğunu vurgulayan İngiliz sanatçı, 2000’li yılların başında öncelikle Quantic olmak üzere Bah Samba, TM Juke, Kushti ve Nostalgia 77 ile yaptığı çalışmaların ardından ismini duyurmaya başlamış. Aynı yıllar yine Brighton’da kurulan bağımsız kayıt şirketi Tru Thougts‘dan aldığı albüm teklifini 2004 yılında ‘Under The Munka Moon’ ile hayata geçiren Alice, geride bıraktığı 6 başarılı albümün de ilk adımını atmış oldu. Özellikle Amy Winehouse ile soul müziğin ve retro sound’ların eski popüleritesini kazandığını vurgulayan Alice, ileride çalışma hayalini kurduğu prodüktörlerin Flying Lotus, Thundercat ve Mount Kimbie olduğu açıklayarak yeni albüm öncesi ‘To Dust’da başlattığı elektronik sound eklentisinin daha da ileriye gideceğinin sinyallerini vermiş oldu.
Daha önce 2007 yılında yine Babylon‘a konuk olan Alice Russel, mekanın atmosferini ve dinleyicilerin performans alanına yakın olmasından etkilendiğini bizlerle paylaşmıştı. Gündüz tüm samimiyetiyle hissettiğimiz enerjisini Alice, kısa sürede tüm mekana yaymayı başardı. 5 kişilik oldukça yetenekli bir müzisyen ekibiyle sahne alan İngiliz sanatçı, ısınmak için iki şarkılık hak tanıdığı bizleri 70’ler İngiltere’sinin blues esintili soul müziği ile tanıştırdı. Sesine olan hakimiyeti ve neredeyse her şarkı sonrasında dinleyiciler ile kurduğu bağı, performansının sonuna kadar taşıdı. Konserin yarısında yatkın olduğu müziğin armoni ve melodisini dans ritimleri ile birleştiren Alice, peş peşe seslendirdiği funk etiketli şarkılar ile dans beklentisi yüksek bedenleri fazlasıyla tatmin etti. Konser sonuna doğru ekibinin solo performanslarını ve Babylon’un sahip olduğu caz kulübü potansiyeli ile birleştiren Alice, bizleri ses yelpazesine hayran bırakarak uğurladı. Alice Russell, ayrıca geçtiğimiz Ekim ayında yayınladığı Connan Mockasin‘ın ‘I’m The Man, That Will Find You’ şarkısına yaptığı cover’ı ilk kez canlı olarak İstanbul’daki dinleyicileri için seslendirdi.