Hayatımıza ilk ‘N Sync’ grubu ile giren, 90’lar kuşağındaki tüm genç kızların sevgilisi Justin Timberlake İstanbul’a ilk defa geldi, kalbimizi çaldı ve gitti. İncecik sesi ve Michael Jackson vari dansları ile gözleri hep üstünde tutan Pop/R&B şarkıcısı İTÜ Maslak Stadyumu’nda yapabileceği tüm güzellikleri yaptı ve söylemesi gereken tüm şarkıları eksiksiz bir şekilde söyledi.
Korkunç bir trafiğin ardından 8 gibi vardığımız konser alanındaki gençlerin sayısının kesinlikle fazla olduğunu gördük. Aynı anda alkol satılmadığı gerçeği ile karşı karşıya geldik bir kez daha. Bu konserin en kötü yanıydı diyebilirim. Justin’ciler olarak önlere doğru ittirmeye başladık, saha içi bölümünün ön bariyerlerine ulaştık, uzaktık ama mutluyduk. Sahneye 9 sularında çıkan Justin de karşısında gördüğü başarılı, gürültülü seyirci tarafından etkilenmiş gibiydi. İlk bir kaç parça yenilerdendi, kibar kibar dans ettik hepimiz, arkasındaki muhteşem orkestrayı tanıma fırsatımız oldu. ‘Justified’ albümünden çalmaya başladığında ise çığlıklar yükseldi, herkes hareketlendi. Hiç bir zaman bıkmadığımız, gençliğimizin sembolu haline gelmiş bu şarkıları büyüyünce dinlemek eski fotoğraf albümlerimizi karıştırmak gibiydi, hatıralar tek tek geri döndü. Geceye damga vuran parçalardan biri Soma’da hayatını kaybeden madenciler için söylediği ‘Until The End Of Time’ oldu. Herkesten telefon ışıklarını yakmasını istediğinde ışıklar kapandı ve etraf pırıl pırıl parladı. Duygulandık, Justin’i biraz daha sevdik. Kısa bir süre sonra tekrar hareketlendi konser ve Justin piyanosunun başına geçip ‘Senorita’ gibi klasiklerini söyledi. Michael Jackson’un ‘Human Nature’ parçasında hepimiz barış işaretiyle ellerimizi kaldırdık havaya, Michael’dan dinler gibi dinledik.
Memphis çocuğu olduğunu anlatan Justin konserin ortalarında bir Elvis Presley parçası çaldı. Tabi bütün bunları yaparken her zamanki gibi dansçıları eşliğinde çılgınca dans ediyordu sahnede ve insan gerçekten kusursuz bir şekilde yönettiği nefesine hayran kalıyor, hiç yorulmadan söylemeye devam etti. Grubu ile de müthiş bir enerji yakaladıklarını düşünüyorum, sanki yalnızca Justin’i dinlemeye değil de aynı zamanda onlar içinde konsere gelmişiz gibi hissettim. ‘Mirrors’ şarkısıyla veda eden Justin’e hepimiz el salladık, acaba bir daha ne zaman görürüz diye düşündük. Bence dört dörtlük, on onluk, yıldızlı pek iyili çok samimi bir konserdi, böylesini dinlemeyeli epey olmuştu.