İllüstrasyonlar: Merve Koçak
Barış Bıçakçı, defterine edebiyatın tüm naifliğiyle bizim büyük çaresizliğimizi yazmış. Sonra neyin aslında çaresizliğimiz olmadığını. Bizlerden bazılarının hatıralarını, kafasında kurduklarını, bazen şarkılarını. Ama hep biz yazılmışız. O zaman belki bir ara okumak gerekiyordur kendimizi.
Sharon Van Etten – “Magic Chords”
Fakat bazen müzik hem edebiyattan hem de hayattan daha açıklayıcıdır.
Moriarty – “Matin Pas En Mai”
“O gün masamdan kalkıp kutsal kitabım diyebileceğim, sayfalarını meyve lekeleriyle doldurduğum bir kitap vermiştim ona. Ama keşke vermeseydim. Beni zayıf düşüren, duygularımı çarpıtan bir ilişki böylece başlamıştı. Benden okumak için kitap isteyenlerin kalbimi de istediklerini sanıyordum. Hala öyle.”
Iron and Wine – “Naked as We Came”
Bazen müzik hiçbir şey açıklamaya çalışmazken, yerine oturmayan bir şeyler keşfeder. Bittikçe, bittikçe yeniden başlar. Artık her şey daha çok olması gerektiği gibidir. Sadece öyledir. Hayatın gücü tekrarın gücüdür. Şiirin gücü tekrarın gücüdür. müziğin gücü neyin gücüdür? Müziğin gücü başka bir kelimeyle tarif edilirse ayıp olacaktır. Müziğin gücü, müziğin gücüdür. Müzik bir sihirdir. Bu yüzden iyi bir soundtrack kötü bir kitabı bile sevdirecek yetkiye sahiptir.
“Yıldızlı bir gecede, gökyüzünün altında kendini acemi ve çaresiz hissedersen, bu yıldızlara bakarak başka şeyler düşündüğün içindir. Yıldızlara bakarak yalnızca yıldızları düşünmek gerekir.”
Kid Francescoli – “Does She?”