Albüm Puanı: 9/10
Yayınlanma Tarihi: 22 Eylül 2014
Label: Infectious Music
Yüzbeşbin kere dinlenebilecek şarkılar:
1. Every Other Freckle
2. Hunger Of The Pine
3. Nara
Klişe girişlerden hoşlanmam ama beklenen gün gerçekten geldi. Ya da kendi adıma geldi diyeyim. Haziran ayından beri bana Rave Mag’in kapısını açan Alt-J’nin albümü This Is All Yours’un çıkmasını bekliyorum. Elif Şafak’ın “12 yıl sonra et yemeye nasıl geri döndüm” zırvalarına dönüştürmeden, konuya giriyorum.
Alt-J insanı zorlar. Onların incelemesini yazmak o yüzden kendimi Sherlock gibi hissetmemi sağlıyor. Bir kelimeden yola çıkarak hikaye yazan yazarlar gibi veya ucu bucağı görünmeyen maceralara atılan Tenten gibi… Bir dedektiflik hikayesi bu albümü incelemek ya da çözümlemek. Araştırmak, sormak ama en önemlisi de hissetmekle gerçeğe dönüşüyor Alt-J sanrısı. Hatta bende sanrı o kadar büyüdü ki herkese “Küçüksünüz anlamazsınız!” demek istiyorum.
Bundan tam yedi yıl önce bir üniversite yurdunda, dominant bass’lar ve tutarsız davullarla işe koyulan Alt-J’in 2012’ye geldiğimizde çıkardıkları “An Awesome Wave” albümü, Birleşik Krallık’tan başlayıp, tüm Avrupa’ya hatta yavaşça dünyaya yayılan bir Tsunami dalgası gibiydi. Tsunami’nin tüm zararını bir kenara bırakarak konuşuyorum; kapılırsanız geri dönüşünüz olmuyor. Deriye kazınan bir üçgen gibi, ense köküne özenle yerleştirilen bir sayaç gibi işlemeye başlıyor. Aynı zamanda listelerde Jessie J’ye fark atan Alt-J, bunun hem kendileri hem de dünya için büyük bir sürpriz olduğunu söylemişlerdi. Aldıkları ödüller ve satış rekorları tüm zamanların en ilginç, en derin ve en edebi müziğiyle tanıştığımızın kanıtıydı.
Alt-J’nin tamamı, dâhiyane bir plan üzerine kurulu. Kafayı kıran üç ‘NERD’ün kendilerini müziğe verdiği bir sahne hayal ediyorum onları düşününce. Alt-J için bir internet çağı grubu diyebiliriz. Matematik, edebiyat, google ve teknoloji onlara çok fazla ilham veriyor. Grubun adı bir ‘üçgen’e ulaştırıyor sizi. Ama sadece sanal dünyada… Gerçek dünyada Alt-J’in karşılığı; karmaşık ama büyüleyici müzik. Değişimin başlangıcı! Kendini teknolojiye kaptırmış adamlar gelmesin gözünüzün önüne. Çok fazla okuyorlar ve biliyorlar. Görünen her şeye farklı bir gözle bakıp, çok derin anlamlar katıyorlar. Karanlık bir sokağın tüm hissettirdiklerini tek bir nota ile enjekte edebiliyorlar. Yeraltı edebiyatının baştan başlaması gerekse, mutlaka Alt-J’ye başvurulurdu. O kadar derin, o kadar başarılı teşbihler bilgisayar başında oturan üç dâhinin yapabileceği kadar sığ değil. Yani bize sundukları her şey çok değerli!
Grubun basçısı Gwil Sainsbury, müzikal hayatın getirilerine ve grup olarak yaşama sürecine uyum sağlayamadığı için aralarından ayrıldı. Mutlaka bir korku yaşıyor insan böyle haberler gelince. Grubun büyük bir parçası gitti. Çünkü Alt-J şarkıları çoğu zaman bir bass resitali gibi yükseliyordu. Grubun vokali Joe Newman, Gwil’in grubun sessiz lideri olduğunu ve onsuz asla bir şey başaramayacaklarını düşündüğünü söylemişti. Yollarına yeni birini katmadan, elde kalan yaratıcılıkla ilerleyen Alt-J cephesinde bu problemle ilgili bir aksaklık görünmüyor. Neyse ki!
Bir tiyatro oyunu düşünün ve dekorunu kusursuzca planlayın. Senaryoya birbirinden özel ve kıymetli metaforlar yerleştirin ve sahnede bunun pürüssüz, net, yalın ve suratınıza çarpa çarpa sergilendiğini düşünün. İşte This Is All Yours albümü tam olarak böyle bir şey.
14 şarkıdan oluşan albümde, bir tane bonus track bulunuyor. İlk albümü düşündüğünüz zaman zaten daha iyi bir tracklist ile karşılaşmayacağınızı biliyorsunuz. Radiohead‘in In Rainbows‘ta çıktığı zirveyi düşünün.Bir daha öyle bir albüm ne Radiohead’den ne de bir başkasından gelemez. Alt-J’in durumu da ‘An Awesome Wave’ ile aynı şekilde ilerleyecek. İnsanoğlu beklentileri yükseltiyor, elimizde değil. Bu yüzden This Is All Yours içinde mutlaka “Olmamış” diyeceğiniz şarkılar var. Yani zaten, bir puanı düşüren her zaman yüksek raddedeki beklentidir.
İlk albümlerindeki gibi This Is All Yours’a da Intro ile başlıyoruz. Şarkıda 750 tane “La” bulunuyor. Tüm tessellationlardan yani matematikte iç içe geçen anlamına gelen şekillerden esinlenerek grafik çizimler yapan M.C. Escher‘a gönderme bulunuyor. Albümde birçok kez karşımıza çıkacak olan “Hey” bağırışlarıyla burada tanışıyoruz. This Is All Yours uzak doğu esinlenmeleriyle dolu bir albüm. Shamisen adlı geleneksel Japon müzik aletinin (santura benziyor) kullanımları, Alt-J notalarına sonbaharın üzerimize yakışması gibi yakışıyor. Bir boğulma hikayesi ile devam eden Arrival In Nara akustik gitar, klavye ve Joe Newman vokali ile dolu. Alt-J’ye göre fazla yavaş gelecek şarkılardan birincisi.
Nara, Japonya’da bulunan bir tapınaklar şehri. Altı-J’nin albüm hazırlığında ve şarkılarında baş rolde bulunuyor. Nara, LGBT milli marşı olacak raddede eşcinsellik barındırıyor. “Love is the warmest colour” diyerek “Blue is the warmest colour” adlı filme gönderme yapılıyor. Şarkıyı tam aşırı derecede beğendiğiniz anda Joe Newman en ince sesiyle mükemmel bir vokal çıkarıyor ortaya. Davullar, gitarlar ve bass’lar yükselirken “Bulutlar ne kadar aşağıda” diyebilirsiniz.
Bana göre albümün bize verdiği en muhteşem şey ‘Every Other Freckle’. Tutkunun, şehvetin, arzunun ve erotizmin doruklarda gezdiği ve “Boy”, “Girl” olarak çift kliple karşımıza çıkan ‘Every Other Freckle’ bir enerji patlaması! Aşık olacaksanız bu kış böyle aşık olun! Şarkı aynı zamanda müzikli metafor dersi! Sonrasında gelen ‘Left Hand Free’ albümün büyük tartışmalara yol açan üçüncü klipli şarkısı. Alt-J elemanları Twitter hesaplarından şarkıyı sevmediklerini ve kendilerini yansıtmadıklarını her şeyin ötesinde de plak şirketinin baskısıyla böyle bir şey yapmak zorunda kaldıklarını belirtmişlerdi. Daha sonra yalanlanan bu bilgiler doğru mu yalan mı bilinmez ama şarkının Alt-J tarzının uzağında olduğunu söylemek için bir Rave Mag yazarı olmaya gerek yok. Ama yine de, şarkı güzel!
Memlekete selam çakan ‘Gardens Of England’ yan flütlü bir enstrümantal şarkı. Çok gerek var mıydı bilinmeyenlerden. İngiltere’ye selam ‘Choice Kingdom’ adlı akapella tonlu şarkıyla devam ediyor. Birleşik Krallığın siyasi yönetimine mesajlar gönderen şarkı, James Thompson’ın ‘Rule Britania’ şiirinden alıntılar barındırıyor. Oldukça yavaş olan bu şarkı albümün temposunu düşürmekten başka bir şey yapmıyor diyebiliriz.
Albümün ikinci muhteşemi ‘Hunger Of The Pine’, özlemin ve açlığın benzerliğini karşımıza çıkaran şarkı. Oldukça kanlı bir klibe sahip olan şarkı, aynı zamanda albümün ilk klibine de sahip. Miley Cyrus‘ın ilk defa bir işe yaramasını sağlayan Alt-J, “I’m the female rebel” diye çığırmalarını şarkıya serpiştirerek harika bir iş yapmış. Heyecanlandıran, geren, üzen, kıran ve parçalayan Alt-J burada!
Conor Oberst (Bright Eyes), Lianne La Havas, Sivu ve Marika Hackman ile birlikte Warm Foothills geliyor. Her cümleyi bir başka sesten duymak oldukça ilginç bir tecrübe olacak. Bir Alt-J ninnisi için açın dinleyin.
Alien filminde, John Hurt‘ın göğsünün patlayarak öldüğü sahneden esinlenerek yazılan ‘The Gospel Of John Hurt’ oldukça etkileyici Alt-J parçalarından biri. Bass gitarın, davulların ve gospel vokallerin tüylerinizi diken diken etmemesi neredeyse imkansız! Şarkının gittikçe patlayan bir kurgusu olduğunu, ense köküne yerleştirilen sayaçın tam karşılığı olduğunu söylemem gerekiyor.
Sıradaki şarkı ‘Pusher’; kayıp, yalnızlık ve hasretin, akustik gitar, Joe Newman ile buluşması… Yani bir ağıt. Yine oldukça yavaş bir şarkı. Sözleri çözümlemeye çalışsak ansiklopedi çıkabilir. Bulaşmıyoruz.
İlk albümde bulunan Bloodflood‘ın ikinci versiyonu ‘Bloodflood pt. II’. Piyano, bass, davul ve synthesizerın olağanüstü bir araya gelişi. Melodiler benzer, sözler farklı! Leaving Nara ile yine Japon ezgileriyle albüme veda ediyoruz. Saykodelik ritmler ve düşmeli kalkmalı gitarlarla veda ederken hiç ayrılmak istemeyeceksiniz! Şarkıda güzel giden şeylerin birden felakete dönüşebileceği hissini veren piyanolar ve efektler tüm vedayı daha da zor bir hale getiriyor.
Bonus track ‘Lovely Day’ bir Bill Withers yorumu. Şarkının orjinal halinden bin kat daha güzel olduğunu söylememize gerek yok.
Infectious Music etiketiyle 22 Eylül’de, yani bugün satışa çıkacak olan ‘This Is All Yours’u incelerken üşüyerek hareket ettim. Ürperti ve heyecan peşimi bırakmadı. Yani müziğin aldığı en değişik hali benimsemek, tanımak ve inceleme fırsatı bulmak, ruhumun sonbahardan sonra en muhteşem ilacı oldu. Dinleyin, hissedin ve üşüyün! Alt-J size umut ve felaketi getirecek!