Albüm Puan: 9 /10
Yayınlanma Tarihi: 17 Temmuz ‘15
Label: EMI
Öne Çıkan Şarkılar
- I’ll See You There
- Under Neon Lights
- Go
Yerçekiminin Reddi
‘70’lerin analog günlerinde elektronik müzik için her şey çok yeni ve daha az karmaşıktı. Diskodan funk’a savrulan seslerle sade ve tekrar yönlere ulaşılabiliyordu. Bir sonraki 10 yıllık süreç ise hem işleri daha karmaşık hale getirdi, hem de elektronik kulvarda yeni alt kültürlere kapı açtı. Bunlar olumsuzluk belirtmiyor. Her ikisi de büyük kazanımlardı. Eğer esaslı bir elektronik müzikten söz edecekseniz karmaşayı yok sayamazsınız çünkü. Hatta en başta ona yer açmanız gerekir.
O dönem kimi ekipler buna yer açmanın da ötesinde bir toz bulutunun tam ortasında müziklerini kağıda döktü. Milenyuma yaklaşırken yola koyulan yeni jenerasyon da birkaç özgün eklemeler yaparak o izleri takip etti. Fatboy Slim, The Crystal Method, The Prodigy o sınırdan çıkmış isimlerdi. Bu gençler zaman içerisinde büyük şeyler başardılar. Keskin beat’lerden güç alarak her an hissettirdikleri rock ve roll ruhuyla electronica tavrına kimlik kazandırdılar. Tom Rowlands ve Ed Simons’ın hayata armağını The Chemical Brothers da o ilerleyişte payı olan topluluklardan biriydi.
Modern elektronik müziğin son 25 yılına bizzat tanık olmuş bir ekipten söz ediyoruz. Dahası var. Yaşadığı gelişim süreçlerinde sadece kendi yönünü değil, aynı zamanda ele aldığı müzikal formu da değişime zorladılar. Bu yenilenme denemelerinin sonucunda bazen dahi ilan edildiler, bazen ise akıllarını kaybedecek kadar saçmaladıkları konuşuldu. Tamam, pop sularına gereğinden fazla dalıp video kliplerdeki görsel mesajları takıntı haline getirmeleri hanelerine not edilmiş handikaplardı. Yine de kariyerlerinin hemen her döneminde imza attıkları çalışmalara bakınca ilk tanıma daha yakın oldukları anlaşıyor. Zaten yayımladıkları son albüm “Born in the Echoes” da bize bu konuda sağlam bir kanıt sunuyor.
Rowlands ve Simons ikilisinin bundan yaklaşık olarak çeyrek asır evvel Manchester’dan yola çıktıklarında ellerinde olan tek şey büyük hayallerdi. Geride kalan zaman içerisinde ise eminim hayallerinin bile ötesine geçmeyi başardılar. Üstelik henüz her şey bitmiş değil onlar için. Yeni şarkılarla tekrar sahnelere atılmaları buna işaret zaten. Evet uzun bir süredir sesleri çıkmıyordu, bundan önceki en yakın stüdyo albümleri 2010 tarihli “Further”dan bu yana başka yönlere savrulmuşlardı. İşte detaylı ön hazırlık ve kayıt seasından sonra yaptıkları geri dönüş de o sessizlik kadar görkemli oldu.
Aslında “elektronik müziğin geleceği geri döndü” desek yanlış olmaz. The Chemical Brothers kariyeri boyunca absürt, aynı zamanda dinamik ve ışıltılı bir tavrın peşindeydi çünkü. Hedefte ise daima yaşanmamış günleri yakalamak, pek denenmemiş sesleri bulmak vardı. “Born in the Echoes” bu açıdan bizi doğruluyor. Albümün daha ilk anlarında duyduğumuz efektif pop çağrışımları esas amacın değişmediğini simgeliyor. Beş numaralı şarkı ‘I’ll See You There’ içerikten bağımsız olarak bunu tek başına kanıtlasa da Tom ve Ed’in sözleri birkaç parçadan daha fazlasına ulaşıyor.
Final anlarında bir big beat dünyası barındıran ‘Sometimes I Feel So Deserted’, synthpop’u köklerinde hisseden ‘Go’, sakin disko ataklarıyla kaydın kapanışını oluşturan ‘Wide Open’ ve ‘80’lerin yeraltı tavrını devam ettiği her saniye dışa vuran ‘Reflexion’ The Chemical Brothers’ın güzel mirasına yeni manifestolar ekleyen klas şarkılar. Yerçekimsiz bir dünya davetindeki ‘Under Neon Lights’a ayrıca değinmek lazım. Modern funk müziğine bizzat dokunan klas ritim döngüleri ve geri vokaller parçaya albümün içinde dokunulmaz bir kanal açıyor.
Bu albüm öncesinde kuşkularım vardı, ama artık eminim: The Chemical Brothers için daha gidilecek çok yol var. “Surrender” adlı uzunçalarla 1999 yılında büyük etki yaratmışlardı. İşte şimdilerde tam 16 yıl aradan sonra tekrar kariyerlerinin zirve günlerini hatırlıyorlar. Çünkü “Born in the Echoes” henüz mürekkebi kuramamış bir başyapıt.
bekirozguraybar@gmail.com
Twitter / BekirzgrAybar