Ünü artık Türkiye sınırlarını aşan uzun soluklu bir müzikal etkinlik, Akbank Caz Festivali. Yazın bitişine üzülenlerdenim ancak eylül ayına girince film ve Akbank Caz Festivali programlarındaki hareketlilik bünyedeki enerjiyi toparlıyor. Bu sene öyle görünüyor ki yine harika bir festivale şahitlik edeceğiz.

Pozitif Live organizasyonuyla düzenlenen ve 23 Ekim-2 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek olan 24. Akbank Caz Festivali’nin biletlerini akbank sanat gişesi ve biletix’ten temin edebiliyoruz. Etkinlikle ilgili diğer detaylara geçmeden önce sanatçılara bir göz atalım.

Festivalin bu sene açıklanan 3 önemli konseri vardı. İlki Christian McBride Trio. Kontrbasın güçlü isimlerini bir araya gelmesiyle oluşan grup Viyana, Montreal, Dallas gibi festivallerde sayısız performanslara imza atan 3 Grammy ödüllü basist Christian McBride önderliğinde 24 Ekim Cuma günü Cemal Reşit Rey’de sahne alacak. Geçtiğimiz yıl Joe Lovano, Herbie Hancock, Sting, Chris Botti, Chick Corea gibi önemli isimlerle gerçekleştirdiği pek çok ortak çalışması olan ve bas dünyasının virtüözlerinden kabul edilen Christian McBride’i piyanist Christian Sands ve davulcu Ulysees Owens Jr’ı ‘Out of Here‘ albümlerinin turnesi kapsamında izleyeceğiz. Bilhassa kontrbasın tok ve darbeli sesini sevenler daha önce çok kez ülkemizde bulunan günümüz caz dünyasının bu şahane ismini kaçırmayacaklardır.

Chick Korea’nın da yer aldığı McBride’in bir önceki projesi Five Peace Band grubunun Ankara performansı;

Trio, quartet, ensemble gibi kalıplara alışkın olduğumuz caz dünyasında duo’lar elbette ayrı bir yerde. Piyano ve bas ortaklığının bu birleşmelerde sık rastlandığını sıkça tanık oluruz. Akbank Caz Festivali’nin bu seneki ağır toplarından olan Kenny Barron & Dave Holland da bu birleşmelere güzel bir örnek. Üstelik kendileri defalarca Grammy’ye aday olmuş, efsanevi müzisyenler Dizzy Gillespie ve Miles Davis tarafından keşfedilmiştir. Şahsım adına vocal jaz olmayan duo’larda dünya cazına yön veren piyanistleri daha çok seviyorum. Bir röportajında tıpkı Art Tatum gibi bir efsane, yanı sıra Keith Jarrett, Red Garled, Aydın Esen gibi önemli piyanistlere vurgu yapmış emprovizasyonun cazın ana damarı olduğunu söylemiş ve bebop, swing, latin gibi farklı akımlardan etkilenmiştir. Günümüz dünyasındaki dijital dominasyon caz müzikte kendini free jazz olarak çok daha gösteredursun hala klasik caz ve notalara meyledenleri Kanny Barron ve Dave Holland’i izlemeye alalım.

-Kenny Barron ve Dave Holland Paris konseri, 2012-

Efsaneleri anma seansından sonra geldi sıra günümüz dünyasının genç ve yetenekli çocuğuna. Bir Grammy, iki Altın Küre, iki Brit ödülü. Bir oh çektiysek Jamie Cullum’a gelelim. İngilizlerden ne çıksa güzel oluyor dememe sebep olan son yetenektir kendisi. Caz vokalini pop, rock altyapılarla ile başarıyla harmanlayan Cullum’i ilk kez Rihanna Cover’i “Don’t Stop the Music” şarkısıyla keşfetmiştim. Şarkının gizli potansiyeli bir yana, şarkıyı alıp tamamen lezzetli bir caz draması “Cazı gençlere sevdiren adam” olarak lanse edilen haylaz; piyanosunu tekmeleyen, öpen ve yerinde duramayan çılgın İngiliz yetenek, son olarak 2013’te ‘Momentum’ albümünü bizlerle paylaştı. ‘Edge of Something’i dinlememiş olanlarınız varsa hemen aşağıya alalım. ‘All At Sea’, ‘Everlasting Love’, ‘These Are the Days’ gibi şahane şarkılarını ve her dinlediğimde ağlama hissi yaratan Radiohead cover’ı ‘High And Dry’ ve tabi Jeff Buckley cover’ı ‘Lover, You Should Have Come Over‘ heyecan ve sabırsızlıkla bekliyorum. 30 Ekim’de Zorlu Center’dayız!

Gelelim Chet Faker’a. Esas ismi …. olan ve sahne adının bilinen en iyi trompetçi efsane Chet Baker’dan gelen Avustralyalı müzisyenin Türkiye’de çok bekleyeni var. (Biletlerinin çoktan bittiğini düşünecek olursak) Hatta öyle ki etkinlik mekanın değişmesi için bir imza kampanyası başlatılmış bile. Methini çok duyup da dinlemeye başlamıştım kendilerini. Downtempo ve soft tınıları olan dupstep tabanının yanısıra biraz dream pop ayarındaki müziğini dinleyip kendinizi kaptırmamanız mümkün değil. Merakla beklenen Faker, 1 Kasım’da Babylon’da olacak.

Festivalin diğer isimlerine de bir tık göz atalım. Defalarca ülkemize gelen başarılı trompetçi İbrahim Malouf, yine merakla beklenen başarılı kadın vokalist Patricia Barber, doğu batı sentezini Hüsnü Şenlendirici ile birlikte ortak bir dile dönüştüren başarılı saksafoncu İlhan Erşahin, “Nefes” Duo Kudsi Erguner + Michael Wollny feat. Hamdi Akatay projesi, Jose James, Lübnan asıllı vokal Yasmin Hamdan, Dillon, Kathy Kosins Quintet, Jungle by Night, Akbank Caz Festivali ve Jazztopad Festivali Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yılının kutlandığı 2014 yılı kültür programı kapsamında Polonyalı cazcı Lezsek Mozdzer, Obara International,caz piyanisti Marcim Masecki, Waclaw Zimpell (Hera Projesiyle) Radiohead’ten ilham alan yaylılar grubu ZAPP4, Claudio Filippini’s Italian Trio,Sarp Maden Solo, Engin Recepoğulları Trio, yanısıra bas gitar, gitar yapım, davul atölyeleri ile enfes bir müzik geçidi bu yıl bizleri bekliyor. Geçtiğimiz yıl vefat eden Mehmet Uluğ için yapılacak anma gecesi de 28 Ekim’de Babylon’da gerçekleşecek.

Bu muhteşem konserilerin yanında yine üniversitelere caz iniyor. Kampüste Caz başlıklı etkinliklerde “Cukunft” dörtlüsü üniversitelilerle buluşacak. Festival bu sene liselere de göz kırpıyor. Şu an için İstanbul’daki liselerde gerçekleşecek caz atölyelerinde birçok öğrenci genç yaşta usta isimlerle bir araya gelecek.

Festivale bu yıl mekan açısından çeşitlilik hakim. Zorlu PSM, açıldığı günden bu yana büyük konserlere ev sahipliği yaptı. Kapasite ve sahne şovunun her noktadan rahatça izlenebilirliği açısından yerinde bir tercih olmuş. Cemal Reşit Rey gibi ana sahnenin vazgeçilmezi olan mekanlar olsa da kapasite açısından daha büyük mekanlara ihtiyacımız var. Açıkçası İstanbul için yeni sayılan Black Box’tan gelen etkinlik haberlerini gördükçe ilerisi için yeni mekanlar göreceğimizi düşünüyorum. Bir de tabi Babylon’un bir dahaki sezona daha yüksek kapasitede Bomonti’de başlayacağını düşünürsek bu çeşitlilik artacaktır.

Festival Programının tamamına şuradan ulaşabilirsiniz.