3
6 yıldır sinema sanatının en yeni, en iyi, en doyurucu örneklerini sunan İstanbul Film Fesitvali, 5-15 Nisan tarihleri arasında zengin bir programla sinemaseverle buluşacak.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen ve yıl boyunca heyecanla beklediğimiz 36. İstanbul Film Festivali, 4 Nisan Salı akşamı TİM Show Center’da düzenlenen açılış töreniyle başladı. Festival bu sene ‘Kaldır Kafanı’ temasıyla; telefon,tablet, bilgisayar ve benzeri elektronik eşyaların hayatımıza getirdiği bazı olumsuz etkilerine dikkat çekiyor.
Cem Davran’ın sunuculuğunu yaptığı açılış töreni, yarışma filmleri ve jüri üyelerinin tanıtımıyla başladı. Festivalde; Altın Lale Uluslararası ve Ulusal Yarışma, FACE Sinemada İnsan Hakları, Seyfi Teoman En İyi İlk Film, Ulusal Belgesel ve Ulusal Kısa Film Yarışması olmak üzere altı farklı kategoride tam 59 film yarışacak. Bu yıl Altın Lale Uluslararası Yarışma jürisinin başkanlığını yönetmen Reha Erdem, Altın Lale Ulusal Yarışma jürisinin başkanlığını ise yönetmenler Durul Taylan ve Yağmur Taylan üstlenecek.
Törenin ilerleyen bölümlerinde sinema ve kültür-sanat dünyasında bu sene kaybettiğimiz sanatçıların anıldığı bölüm misafirleri kuşkusuz en çok etkileyen bölümdü. Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Halit Akçatepe ve Tarık Akan’ın filmlerinden derlenen barkovizyonda alkışlar dakikalarca susmadı.
İstanbul Film Festivali tarafından her yıl verilen Onur Ödülleri, bu yıl sinemaya yıllar boyu emek vermiş altı değerli isime verildi. Festivalin Sinema Emek Ödülü’nün sahibi, usta bir eğitmen ve sinefil Mithat Alam oldu. Sevgili Mithat Alam’a ödülü, hayatını kaybetmeden kısa süre takdim edilmiş.
Sinema Onur Ödülleri’nin diğer sahipleri ise; 100‘lerce filmde emeği geçen usta görüntü yönetmeni Çetin Tunca, Türk sinemasının unutulmaz kişiliklerinden Macit Koper, hem senarist hem de yönetmen olarak sinemaya damga vuran Barış Pirhasan ve sayısız filmde rol alan, birçok kuşağı etkisi altına alan Selma Güneri oldu.
Festival’in son Onur Ödülü, hepimizin özellikle Yüzüklerin Efendisi 3‘lemesi ve X-Men serilerinden yakından tanıdığı, sinemanın yanı sıra ustalıkla Shakespeare yorumlarıyla tiyatro alanında da dünyanın en sevilen aktörlerinden, 6 kez Laurence Olivier tiyatro ödülünü almış, Bafta ve Oscar adaylıkları, Altın Küre ve Tony ödülleri de olan, dünyaca ünlü oyuncu Sir Ian McKellen’a verildi.
Festival programına gelecek olursak; 15 Nisan Cumartesi gününe kadar, 9 sinema salonunda dünya sinemasının en yeni örneklerinden kült yapılara, usta yönetmenlerden yeni keşiflere ve gizli hazinelere toplam 61 ülkeden 207 yönetmenin 186 uzun metrajlı, 17 kısa filmi gösterilecek. Film gösterimlerinin yanında konuk yönetmen ve oyuncuların katılımıyla gerçekleştirilecek sohbetlerden konserlere ve özel etkinliklere sinemayla dolu 11 gün sanat günü bizleri bekliyor.
Müzikal anlamda bizim için önemli olan birçok film de festival programında yer alıyor. Öncelikle benim için çok önemli bir gitar virtüozu Django Reinhardt‘ın Nazi işgali altındaki Paris’ten kaçışının hikâyesini anlatıldığı film Django’yu ve Jim Jarmusch’un yönettiği, odağında The Stooges’ın yer aldığı müzik belgeseli Gimme Danger’ı kesinlikle kaçırmamalısınız. Meksikalı diva Chavela Vargas‘ın hayatını anlatan Chavela, Tindersticks’in son ‘film & müzik projesi’ şiirsel bir müzik filmi F. Percy Smith’in Özel Dünyası (Minute Bodies: The Intimate World of F. Percy Smith), İtalyan progressive rock grubu Goblin’in müzikleriyle benzersiz bir görsel-işitsel deneyime dönüşen Suspiria, sahne enerjisi ve yırtıcı vokaliyle “dişi James Brown” olarak anılan, soul ve funk’ı yeniden genç dinleyiciler için alevlendiren, Amy Winehouse ve Mark Ronson gibi birçok sanatçıya esin veren divanın hayatını anlatan Miss Sharon Jones!, Slovenyalı kült rock grubu Laibach‘ın Kuzey Kore’de verilen ilk rock konserinin tarihisel önemini anlatan Kurtuluş Günü (Liberation Day), adı üstünde izlerken dans etme hissiyle dolup taşacağınız Jota – Flamenkonun Ötesinde (Jota De Saura) ve Iron Maiden’ın solisti Bruce Dickinson‘ın Saraybosna’ya ilk gelişini ve tanık olduğu savaşı konu alan Haykır Saraybosna (Scream For Me Sarajevo) filmleri müzikleri ve hikayeleriyle içimize işleyecek.
Festivalin detaylı programı için; http://film.iksv.org/tr/program
Sanat dolu bir hafta geçirmek için elinizi çabuk tutmayı unutmayın!
Bonus:
Sir Ian McKellen’ın festivalin onur konuğu olacağı duyulduğunda heyecanlanmamak elde değil. Jenerasyon olarak 2000 yılı öncesi filmlerine her ne kadar çok aşina olamasakta, Yüzüklerin Efendisi ve X-Men filmleriyle gönlümüzde taht kurmuş, hayat verdiği karakterlerle tamamen özdeşleşmiş, ölümsüzleşmiş bir aktör kendisi bizim için. Açılış töreninde gözlerim onu ararken fark ediyorum ki salondan içeri girmiş ve sevgili Görgün Taner ve Kerem Ayan ile sohbet ediyor. Usulca yanlarına yaklaşarak bir ‘Tek Atış’ fotoğrafı çekmemle elimi kendisine uzatmam bir oldu; ‘I just want to shake your hand!’ İşte o an dünyanın en samimi ve en değerli gülücüğü ile karşılaştım sanırım. Bir imzadan çok daha değerli bir gülümseme, tokalaşma ve aşağıda gördüğünüz fotoğraf karesi.
Sevgiyle.